Buna göre AK Parti, kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu’na kendisine düşen dokuz üyeliğin üç katı olan yirmi yedi ismi TBMM Başkanlığına bildirdi.

AK Parti’nin TBMM Başkanlığı’na bildirdiği isimler arasında tanıdık bir isimde karşımıza çıktı. BuisimSakarya milletvekili Ali İhsan Yavuz oldu…

Bu komisyona seçilecek olan isimlerin ne anlama geldiğini daha önceki yazılarımda defalarca köşeme taşıdım.

Bugün baktığımızda komisyonda AK Parti Sakarya milletvekillerinden birinin olması şahsen beni şaşırtmadı.

Hatta komisyonda Sakarya’dan bir değil birden fazla milletvekili ismi olur diye bekliyordum. Ama piyango Ali İhsan Yavuz’a vurdu…

Lafı daha fazla uzatmanın bir anlamı yok. Zira Meclis Soruşturma Komisyonu’na seçilmenin şartı bellidir.

17 Aralık ve 25 Aralık sürecinde ki “darbe girişimine” muhatap olan Başbakan ve ilgili bakanlara destek olmak kaydıyla çıkıp her hangi bir açıklama yapmamak.

Ülkede resmen darbe yapmaya kalkan “paralel yapıya” karşı bu süreçte Başbakanı’na sahip çıkmamak. İşte bu komisyona seçilmenin anlamı budur…

Doğrusu o süreçte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “arkadaşlarımızdan yeterli desteğigöremedim” derken ne kadar haklı olduğu da ortaya çıktı.

TBMM çatısı altında bulunan AK Partili milletvekillerinden neredeyse her üç kişiden biri bu süreçte Başbakan’a destek olmamış.

Sadece milletvekilleri veya Ali İhsan Yavuz değil. Hatırlayın Sakarya’da ne İl Başkanı, ne İlçe, ne belediye başkanları çıkıp tek kelime etmediler.

Kadın kolları, gençlik kolları, MKYK üyemiz Çiğdem Atabek, hiç biri ama hiç biri 17 ve 25 Aralık “darbe girişimi” sırasında ağızlarını açamadı.

Her zaman olduğu gibi yine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu “darbecilere” tek başına karşı koydu. Yukarıda saydığım isimlerde “asimetrik paralel” takıldı…

Oysa bu isimler bugün belirli mevki ve makamlarda bulunuyorlarsa bunu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a borçludurlar.

Her birinin o makamlara oturmalarına Başbakan vesile olmuştur. Hem de bir değil, iki değil, bazıları için üç defa Başbakan’ın üzerlerinde “hakkı” vardır.

Şayet bu isimler içinde “kerameti kendinde arayan varsa” bilsin ki yalnızca kendisini kandırır. Başkasını değil…

Bugün bazı AK Partililerin Başbakan’ın Cumhurbaşkanı Adayı olmasını neden istemedikleri çok daha iyi anlaşılmaktadır.

Zaten boşyerede parti içinde, “Recep Tayyip Erdoğansız bir AK Parti’nin geleceği” gibi anlamsız bir tartışma başlatılmamıştır.

Bence Başbakan Cumhurbaşkanı Adayı olmalı ve de İnşallah seçilmelidir. İşte o zaman “Soruşturma Komisyonu’na seçilmenin anlamı” anlaşılmış olur…