AK Parti, referandum öncesi teşkilatın yol haritasını belirliyor.  Referanduma hazırlık için seferberlik başlatan Ak Parti, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini halka anlatmak için kolları sıvadı.

İlk olarak teşkilatları meydanlara inmeden Ankara'da eğitim programına alacak olan AK Parti, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin hem birinci ağızdan doğru bir şekilde vatandaşlara anlatılmasını hem de "söylem birliği"ni sağlamayı hedefliyor.
Bu kapsamda, Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan  Yardımcısı Hayati Yazıcı, 81 ilin siyasi ve hukuki işler başkanlarını Ankara'ya çağırdı.

Teşkilat için referanduma hazırlık niteliğindeki toplantıda Yazıcı,  perşembe günü Genel Merkez'de, Türkiye'nin dört bir yanından gelen kendisine  bağlı birim başkanlarıyla bir araya gelecek.
Toplantıda, adım adım halk oylamasına gidilen süreçte, AK Parti  teşkilatlarının sahada yapacağı çalışmalar ve cumhurbaşkanlığı sisteminin halka  nasıl anlatılacağı değerlendirilecek. Yazıcı, partilileri bilgilendirecek ve soruları yanıtlayacak.

Kılavuz hazırlandı
Referanduma hazırlık kapsamında, Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığınca  cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin detaylarıyla anlatıldığı kılavuz da  hazırlandı. Düzenlemeyi gerekli kılan nedenler ve yeni sistemin neler getirdiğinin detaylarıyla paylaşıldığı kitapçık, milletvekillerine, tüm parti teşkilatlarına ve belediyelere gönderildi.

Kitapçıkta, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yeni bir hükümet sisteminin inşa edildiği, bu sistemde yasamayı da yürütmeyi de doğrudan milletin oluşturduğu belirtildi.  Sistemde, kanun yapma tekelinin TBMM'ye ait olacağı, cumhurbaşkanı ve  bakanların kanun teklif etme yetkilerinin olmayacağı, kanun teklifini, hiçbir şarta bağlı olmadan sadece milletvekilinin yapabileceği ifade edildi.

İki başlılık sone erecek
TBMM'nin hem çıkaracağı kanunlarla hem de "araştırma", "inceleme",  "yazılı soru" ve "soruşturma" mekanizmalarıyla denetim yetkisini daha etkin biçimde kullanacağına işaret edilen kitapçıkta, yeni sistemde cumhurbaşkanının,  devletin ve yürütmenin başı olacağı, yürütmedeki iki başlılığın sona ereceği vurgulandı. Mevcut anayasada yetkilerle donatılan ancak sorumsuz konumda olan cumhurbaşkanının hem Meclise hem de millete karşı sorumlu hale geleceği, bir başka anlatımla cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi modelinde yetki kullanıp da sorumlu olmayan hiçbir makam ve kişinin kalmayacağı aktarıldı. 

2007'de başlayan işlem tamamlanacak
2007'deki anayasa değişikliğinin, hükümet sistemini başkanlık sistemine yaklaştırdığı, milletin onayladığı bu değişimden geriye dönüşün söz  konusu olamayacağı, ilerlemenin başkanlık sisteminin inşası yönünde seyredeceği  kaydedildi.
Milletin yürüyüşüne uygun hükümet modelinin yani cumhurbaşkanlığı sisteminin getirildiği, 2007'de başlayan işlemin tamamlanacağı, yürütmede iki başlılığın ortadan kalkacağı, böylece gelecekte yaşanması muhtemel devlet krizinin de ortadan kalkacağı vurgulandı. Cumhurbaşkanının, anayasal yetkilerini kullanmasının bazı çevrelerde  "fiili durum" eleştirisine yol açtığı hatırlatılan kitapçıkta, fiili durumun söz  konusu olmadığı, cumhurbaşkanının kaynağını mevcut anayasadan alan yetkilerini  kullandığı ifade edildi.

Güçlü bir parlamentonun, diktatörlük eğilimlerine asla izin vermeyeceği,  yeni sistemde, parlamentonun daha güçlü olduğu, parlamentonun  koyduğu kanunlar çerçevesinde icrai görev yapabilen, parlamentonun onayladığı  bütçe ile sınırlı olarak halka hizmet eden, seçimle gelip seçimle gidecek olan cumhurbaşkanının diktatör olacağını iddia etmenin, mantıklı hiçbir izahı olmadığı kaydedildi.

Demokratik cumhuriyetin sahibinin millet olduğu, milletin, cumhuriyeti  ve demokrasiyi içselleştirdiği, Kurtuluş Savaşı'nda yedi düvele karşı her şeyini  ortaya koyarak vatanı kurtaran milletin, "yeni Türkiye"nin inşasında cumhuriyeti  en kıymetli kazanım olarak belirlediği, son olarak 15 Temmuz darbe girişimine  karşı bütün gücüyle direndiği, tarihte örneği görülmeyen bir biçimde darbecileri  hezimete uğrattığı, vatanına, bayrağına, egemenliğine, demokratik rejimine sahip  çıktığı belirtildi.  Böylesi duruşları sergileyerek tarihe not düşen millete karşı, rejim  değişikliği ve diktatörlükten söz etmenin, milleti tanımamak, onun gücünü hafife  almak anlamına geldiği, dolayısıyla rejimin ve demokrasinin teminatının,  mevzuatın da ötesinde bizatihi milletin kendisi olduğuna işaret edildi.

Hükümet kuramama sorununun ortadan kalkacağı, yönetimde istikrar  sağlanacağı, üniter yapının "kırmızı çizgi" olduğu, cumhurbaşkanlığı sisteminin  bu yapı korunarak formüle edildiği, yeni sistemde hesap sorulamayan ve hesap  verebilir olmayan hiçbir yetkilinin kalmayacağı, yargı alanında da önemli  değişiklikler yapıldığı, öncelikle "yargı bağımsızlığı" ilkesine, "tarafsızlığı"  şeklinde ekleme yapılarak, yargının tarafsızlığına güçlü vurgu yapıldığı ifade  edildi./ HABER7