Son günlerde Adapazarı Belediyesi Mali İşlerden Sorumlu Rıdvan Özüm ile ilgili bir takım haberler yayınlandı.Rıdvan Özüm’ün tamamen “özel hayatı” ile ilgili gündeme konuya bakıyorum da işin adı bir türlü konmuyor.Oysa ortada bir “kaset, cd” veya bir şekil

Son günlerde Adapazarı Belediyesi Mali İşlerden Sorumlu Rıdvan Özüm ile ilgili bir takım haberler yayınlandı.

Rıdvan Özüm’ün tamamen “özel hayatı” ile ilgili gündeme konuya bakıyorum da işin adı bir türlü konmuyor.

Oysa ortada bir “kaset, cd” veya bir şekilde “konuşma kaydı” ve bu kaydın varlığı bir şekilde Rıdvan Özüm’e hissettiriliyorsa buna resmen “şantaj” denir.

Zaten günlerdir yazılanlardan çizilenlerden hatta yapılan açıklamalardan da açıkça anlaşılan budur…

Bu işi kim yaptı kimler organize etti orasını bilemem. Ama gazetecilik mesleği adına olan biten resmen “utanç” vericidir.

Siz kimsenin “özel hayatına” girip sonrada bunu karşı tarafa “şantaj” amaçlı kullanamazsınız.

Hele birde bunu “gazetecilik” adına yapıyorsanız adınız ve konumunuz ne olursa olsun, sizin bu meslekte yeriniz yok demektir…

Maalesef Sakarya’da başta siyasetçiler ve kamu görevlileri “gazeteciliğin” bir meslek olduğunu bir türlü kavrayamadı.

İşi muhasebecilik, doktorluk, matbaacılık, kırtasiyecilik, tavukçuluk, marketçilik, bakkal, çakkal olan tipler “gazeteciyim” diye ortaya çıktı.

İşin kötüsü bu tipler “gazeteci” diye itibar görüp gazetelerde ve son zamanların moda tabiriyle “sosyal medyada” kendilerine yer buldu.

Hatta Rıdvan Özüm dahil bu şehirdeki birçok siyasetçi, belediye başkanı, vali, emniyet müdürü ve diğer kamu görevlileri bunları “gazeteci” diye dikkate aldı.

Bu isimlere açıklamada bulundu ve hatta kamera karşısına çıkıp saatlerce sözüm ona “haber programı” yaptı.

Bugün gelinen noktada bu tipleri “gazeteci” sıfatına koyup sonrada “uçaklara” doldurup gezilere götürenler bile oldu.

Siz “gazeteci” olmayan birine “gazeteci” diye itibar edip, bir dönem istediğinizi yazdırırsanız, gün gelir işte böyle o silah geri teper…

Tabi kabahat sadece, siyasetçi, belediye başkanı, vali, emniyet müdürü ve diğer kamu görevlilerinde değil.

Gazete patronları “Basın İlan Kurumu’ndan” para alabilmek adına kadrolarını matbaacı, kırtasiyeci, tavukçu, bakkal, çakkal gibi tiplerle doldurursa böyle olur.

Hak etmediği halde bu yöntemle ellerine geçirdikleri “sarı basın kartı” sayesinde meydanı boş bulanlar “gazetecilik” mesleğini Sakarya’da işte böyle ayağa düşürür…

Dikkat edin, piyasada “gazeteciyim” diye dolaşan ne kadar, matbaacı, kırtasiyeci, tavukçu, bakkal, çakkal varsa bunlar belirli bir jenerasyonun Sakarya’ya kazığıdır.

Bu tipler, sözüm ona “duayen” dediğimiz bir dönem “gazetecilerden” gördüğünü günümüzde uygulayan kötü birer kopyalarıdır.

Maalesef başta siyasetçi, belediye başkanı, vali, emniyet müdürü ve diğer kamu görevlileri bu tiplere itibar ettiği müddetçe, Sakarya’da “şantaj gazeteciliği” bitmez…