Dün AK Parti’de önemli bir gün yaşandı. 16 Nisan “Anayasa” değişikliği ile “Partili Cumhurbaşkanlığının” önünün açılmasıyla Erdoğan da AK Parti’ye üye oldu.
Düzenlenen törende Başbakan Binali Yıldırım duygusal bir konuşma yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti üyeliğini açıkladı.
Böylece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için, “979 gün” süren hasret sona ererek yeniden AK Parti’ye döndü…
Tabi AK Parti’ye yeniden üye olması sebebiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan da anlamlı ve bir o kadar da önemli açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “979 günlük” hasretini; “Yuvama, sevdama, aşkıma, bugün yeniden dönüyorum” diyerek dile getirdi.
Bu sözlerin ardından AK Parti’nin yaşadığı süreçleri ve bundan sonra memleket ve millet için yapılacak olanlardan bahsetti…
Hayırlı ve uğurlu olsun. Artık “2 Mayıs” tarihi itibariyle Türkiye’de yeni bir sayfa açılmış oldu.
Türkiye’nin “yönetim sisteminin” sil baştan değişmesiyle birlikte, millet de “AK Parti’ye üye olan Cumhurbaşkanı” ile tanışmış oldu.
Birilerinin gündeme getirdiği gibi ne “demokrasi elden gitti” ne de “diktatörlük” ilan eden çıktı…
Öyle inanıyorum ki “16 Nisan’da” hayır diyenler de sistem çarkının işlemeye başlamasıyla kafalarında oluşan tereddütlerden kurtulacaktır.
Zaten bunun emareleri yavaş yavaş görülüyor. “Cumhurbaşkanlığı sistemine” kayıtsız hayır diyenler biraz daha makul zemine gelmeye başladı.
Zaman ilerledikçe, uygulamalar hayata geçmeye başladıkça, hayır diyenlerin büyük bir çoğunluğu bu sistemin doğruluğuna inanacaktır…
Şimdi gözler “21 Mayıs’a” çevrildi. Yapılacak “Olağanüstü Kongrede” Genel Başkan olacak olan Erdoğan ile AK Partide de hızlı bir değişim yaşanacaktır.
En azından milletin beklentisi bu yöndedir. Milleti ile sürekli iç içe olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bunu dikkate alacağını tahmin ediyoruz.
Kaldı ki AK Parti içinde bir “kan değişiminin” olması gerektiğini herkes söylüyor. Bu değişimin ölçüsüne ise elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan karar verecektir…
Netice itibariyle “16 Nisan” ile birlikte Türkiye’de gerçekten önemli bir değişiklik yaşanıyor ve yaşanmaya da devam edecektir.
Türkiye’de artık “hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.” Önümüzde bundan sonra bambaşka bir Türkiye vardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Bu arada “Partili Cumhurbaşkanı” olur mu diye endişe edenlere; “oluyor işte” deyip geleceğe ümitle bakmak gerektiğini hatırlatmak istiyoruz…