Sakarya Üniversitesi (SAÜ)’de eğitim gören bir grup öğrenci, cezaevlerinde yaşanan açlık grevlerini protesto etti.
Sakarya Üniversitesi Merkez Kafeterya önünde toplanan yaklaşık 40 kişi, Rektörlük binasına yürümek istedi. Sakarya Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından izin verilmeyince bulundukları yerde açıklama yaptılar.
Öğrenci grubunun sözcüsü Tarık Ekmekçi, cezaevinde bulunan siyasi tutukluların açlık grevlerinin insan yaşamını tehdit eder noktaya geldiğini belirterek "12 Eylül’de başlatılan ve 57’inci güne ulaşan açlık grevleri, ülke gündemini en sarsıcı sorunu haline gelmesine rağmen, binlerce insan göz göre göre ölümün kucağına itilmektedir. Sayıları her gün katlanarak artan açlık grevleri, 5 Kasım tarihinden itibaren 10000 siyasi tutsağa ulaşmıştır. 57 gündür açlık grevinde olan binlerce siyasi tutuklunun içine itildiği durum, sadece belli bir siyasi görüşten olan kişileri değil, hak ve eşitlikten yana olan aydınları, yazarları, sendikacıları, insan hakları savunucularını kısaca yaşanacak olumsuz gelişmelerden kaygı duyan herkesi yakından ilgilendirmektedir” dedi.
1980 yılından itibaren 144 kişinin açlık grevleri nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten Ekmekçi, şunları söyledi: “Adalet Bakanlığı, insan yaşamını tehdit eden böylesi bir gelişme karşısında sessiz ve tepkisiz tutumundan vazgeçmelidir. Hekimlerin ve insan hakları savunucularının cezaevlerini ziyaret etmelerine izin vermelidir. En temel hak olan yaşam hakkını tehdit eden böylesi önemli bir gelişme karşısında insanım diyen herkesin tepki göstermesi gerekmektedir. Yıllardır akan kan ve gözyaşlarına, cezaevlerindeki insanlık dışı koşullara, uzun tutukluluk sürelerine aldırmaksızın ülkeyi yönetenler, gerçek anlamda barış ve huzur ortamının yaratılmasını istiyorlarsa zaman geçirmeden harekete geçilmelidir.
Talepleri ve yöntemi demokratik olan bu eylemin Başbakan tarafından dikkate alınmaması çok tehlikeli bir durum oluşturmaktadır. Hükümetin ve kamuoyunun bu konudaki sessizliği her an için felakete neden olabilir. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in 24 Ekim’de Sincan Cezaevi'ndeki direnişçileri ziyaret ederek talepleri ciddiye almadan kuru kuruya görüşmesi maalesef hiçbir şey ifade etmemiştir. Seslerini duyurdular diyen Adalet Bakanı haklı talepler karşısında da adım atmalıdır."


Cezaevlerinde yaşanacak her ölümün sorumlusunun İktidar olduğu belirtilen açıklamada şöyle denildi: "29 Ekim Resepsiyonu’nda söylenen 'aç kalan yok, herkes her şeyi yiyor' sözlerini ise fevkalade vahim buluyoruz. 1996’daki açlık grevleri sırasında dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan, 2000’deki açlık grevleri sırasında da dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan sözler sarf etmişlerdi. Artık ölüm öncesi çizgideyiz. Bu çizgiyi aşmamak için tüm ülke düzeyinde kadın, erkek, her dilden ve her inançtan insanlarımızın güçlü çığlığına ihtiyaç vardır. Biz bir kez daha çağrıda bulunuyoruz.Bugün süresiz, dönüşümsüz açlık grevlerinin 57. günündeyiz.60 kadar cezaevinde 700 tutuklu ve hükümlü artık ölüm çizgisine yaklaştı. Bu çizgi aşılmamalı!Hemen adım atarak bir felaket durdurulmalı. AKP Hükümeti sorunu çözmek, barışçı ve demokratik adımlar atmak için daha fazla oyalanmamalıdır. Yok saymak ve ölüme göz yummak çözümsüzdür ve felaket getirir. Türkiye’de bir kez daha açlık grevleri sonucunda ölümler yaşanmasına asla izin vermemelidir.Bu konuda herkesi duyarlı davranmaya çağırıyor, hükümetin bir an önce talepler noktasında adım atmasını, sorunun kimse yaşamını yitirmeden çözülmesini istiyoruz.” Basın açıklamasının ardından Kürtçe sloganlar atan grup olaysız dağıldı.