Her neyse…

Hastanede işlemlerim bittikten sonra, ana kapıdan çıkıp tam karşıda araba parkında münakaşa yapan birkaç kişi olduğunu gördüm…

Yolumun üzeri olduğu için oraya doğru yöneldim…

İki yaşlı amca, bir bayan ve bir de orta yaşlarda uzun boylu bir şahıs…

Uzun boylu şahıs arabasını öyle bir yere çekti ki akıllara zarar…

Araba parkında arabaların sırayla koyulacak yerleri var…

Bu orta yaşlı uzun boylu beyefendi, arabayı park etme sırasına göre değil de sırada olan arabaların tam önüne çekti…

Çık çıkabilirsen…

Yaşlı amcalar iki saattir arabalarını nizami yanaştırdıkları yerden çıkarmak için önlerini keserek park halinde olan aracın sahibini beliyorlar…

Neyse ki araba sahibi gelmiş…

Otomobil sahibi dediğim o orta yaşlı ve uzun adam…

Yaşlı amcalar, araba parkında araçlarının önünü kesen araç sahibine haklı olarak çıkıştılar…

Araç sürücüsü de yaşlı amcalardan özür dilemek yerine diklenmesin mi?

Ne derse beğenirsiniz: “Ben de hastaneye geldim, aracımı bırakacak başka boş yer bulamadım” demesin mi?

Ben de şaşırdım açıkçası…

Etrafta bir sürü boş yer var aslında ama bir kere kendini haklı çıkaracak ya uzun boylu haksız adam…

Bayağı laflamalar…

Atışmalar…

Atarlanmalar derken, yaşlı amcanın bir tanesi haksızlık yapan o kişiye şunu söyledi…

“Sana hakkımı helal etmiyorum”…

“Etmezsen etme, arabama da dokunma sizi şikayet ederim ve yakarım” gibi bir söz duyar oldum, orta yaşlı adamdan…

“Şu dünyanın haline bak, adam hem haksız hem güçlü” diye içimden geçirdim…

Demem o ki…

Hiç kimse (herkes değil tabi ki) özür kelimesini kullanmak istemiyor…

Hak, hukuk tanımıyor…

Saygı ve sevgiden yana tavır almıyor…

Varsa yoksa kendi nefsi ve arzuları…

Asla başkası yok…

Karşısındakinin hukukunu gözetmekten imtina eden bir sürü insan müsveddesi ortalıkta dolaşıyor…

Sahiden sen kabadayı mısın?

Kabadayılığın bir asaleti var da…

Sağlıcakla kalın…