Sakarya Üniversitesi (SAÜ) ile Millî Savunma Bakanlığı Harita Genel Komutanlığı arasında “Baraj Bendinin Yıkılması Halinde Su Altında Kalabilecek Alanların Belirlenmesi” konulu yüksek öncelikli 3 yıl sürecek projenin protokolü imzalandı.
SAÜ Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi (AYM) Müdür Yardımcısı ve aynı zamanda proje yürütücüsü olan Doç. Dr. Emrah Doğan, proje ile Türkiye’deki deprem açısından riskli barajların tespitinin yapılacağını belirterek, barajların yıkılması durumunda taşkın miktarının ve yayılma alanlarının araştırılacağını söyledi.  

Doç. Dr. Doğan şunları ifade etti: “DSİ kaynaklarına göre Türkiye’de bulunan 698 adet barajın tamamına bakmayacağız.  Şu an net bir sayı veremiyoruz. Çünkü tehlike arz eden barajların tespit edilmesi gerekiyor. Diri fay haritaları var, onlara bakacağız. Bu diri fayların birinci dereceden deprem riski oluşturduğu bölgelerde bulunan barajlar belirlenecek. Daha sonra bu barajlarda zemin ve yapısal kusurların, çatlakların, borulanmaların vb. olup olmadığına bakılacak. Tehlike arz ediyorsa, bu barajların yıkılması durumunda nerelere kadar taşkın yayılabilir, taşkın derinliği ne olabilir, taşkın neden olan baraj kusuru ne olabilir, taşkının altındaki riskli alanların tespiti yapılıp buna bağlı olarak da taşkın risk yönetim planları hazırlanacak. Taşkın suların yayıldığı alanlarda ilçe, köy, kasaba olabilir. Hazırlanacak taşkın risk yönetim planları ile buralardaki riski azaltmaya yönelik önlemler alınması gündeme gelebilecek. Alınması gereken önlemler ve tedbirlere de proje sonuç raporunda yer alacak.”



İlk olarak dolgu barajlar incelenecek
Barajlar incelenirken öncelikle toprak dolgu barajlara bakacaklarını aktaran Doç. Dr. Doğan, “İlk etapta toprak ve kaya dolgu barajlarını inceleyeceğiz. Çünkü dünyada yıkılan barajların yüzde 70’i toprak dolgu barajlar. Türkiye’de henüz işletme halindeyken yıkılan bir baraj yok. Ancak, 5 Mayıs 1986 Sürgü depreminden zarar gören Malatya’daki Sürgü Barajı var. Riskli barajların belirlenip, taşkın risk yönetim planlarının hazırlanması gerekiyor. Barajlar gediklenme ve suyun üzerinden aşması neticesinde yıkılabiliyor. Dolayısıyla iki adet yıkılma senaryosu  olacak” diye konuştu.

İki farklı program kullanılacak
Projenin hazırlayıcılarından SAÜ AYM Yönetim Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Sönmez, arazinin modellenmesine ve taşkının yayıldığı durumda hangi bölgelerin sular altında bıraktığının belirlenmesine yönelik olarak proje kapsamında iki farklı programdan yararlanacaklarını belirtti.
Yrd. Doç. Dr. Osman Sönmez, “Hem bir boyutlu hem de iki boyutlu taşkın yayılım modelleri bu çalışmada tatbik edilecek. Buralardan elde edilen yayılım alanları, mevcut coğrafi bilgi sistemleriyle çakıştırılacak. Bulunan yerleşimlerin olası taşkınlardan ne düzeyde etkilendiği tespit edilecek” ifadelerini kullandı.
Projede çok hassas arazi verisi olan LİDAR verilerinin de kullanılacağını söyleyen Sönmez, “LİDAR ile, arazi üç boyutlu olarak sayısallaştırmış durumda. Bu işlem uçaklarla yapılıyor. Uçağın altına bağlanan lazer bir gözle sinyaller gönderiliyor. Gönderilen sinyallerin dönüşüne bağlı olarak, arazinin hem yükseklik hem de konum verisi çıkarılıyor. LİDAR verileri Türkiye’de ilk defa barajların yıkılması durumunda meydana gelebilecek taşkınların modellenmesinde altlık olarak kullanılacak. LİDAR’ın diğer arazi verilerinde farkı çok hassas olması ve çözünürlüğünün fazla olması” diye konuştu.

Milli bir proje
Sakarya Üniversitesi’nin bu sayede ilk defa Milli Savunma Bakanlığına bağlı bir proje gerçekleştirmiş olacağını aktaran Doç. Dr. Emrah Doğan şunları söyledi: “Milli bir proje olacak bu. Ayrıca Harita Genel Komutanlığı’nın bir çağrısı sonucu üniversite tarafından alınmış ilk proje oldu. Türkiye’de artık afet öncesi ve afet sırasında diye kavramlar var. Eskiden biz hep sonrasındaydık. Artık öncesinde ve sırasında olana bakmamız gerekiyor. Barajlar birçok nedenle yıkılabilir. Barajlar yıkıldığında ne olur, nereler risk altında kalabilir bunlar çalışılacak. Bu konu Türkiye’de daha önce proje anlamında hiç çalışılmadı. Amerika’da bununla ilgili çalışmalar yapılıyor. Yeni ihale edecekleri barajlarda bile baraj ihalesinde yıkılma analizlerini de istiyorlar. Eski barajların zaten yıkılma analizleri yapılıyor.”

Can kaybı fazla olabilir
Dünyada yıkılan baraj sayısının oldukça fazla olduğunu ifade eden Doç. Dr. Emrah Doğan “Amerika’da 1972 de Canyon Lake Barajın yıkılması neticesinde 238 kişi, İtalya’da 1963 yılında Vaiont Barajının yıkılması sonucu 2 bin kişi, Çin’de 1975 yılında Banqiao/Shimantan Barajı’nın yıkılması sonucu 171 bin kişi, Hindistan’da 1979’da Machchu 2 Barajı’nın yıkılması neticesinde 5 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Görüldüğü üzere barajların yıkılması durumunda can kayıpları çok fazla olabilmektedir. Özellikle baraj yakınlarında yerleşim alanı varsa can kaybı oldukça artabiliyor. Türkiye’deki barajlar genç barajlar, ancak riskli barajların belirlenip takip edilmesi ve taşkın risk yönetim planlarının belirlenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.