Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 607. hafta açıklamasında 1 Mayıs için dayanışma çağrısı yaparken, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Türkiye'yi yeniden siyasi denetime alma kararını da eleştirdi. Platform adına Diriliş Saati Dergisi’nden Ali Gürler’in okuduğu açıklamada; “1 Mayıs’ı, yeniden adil bir dünya düzeni kurulması için verilecek mücadelede tüm dünya emekçilerinin ahitleşme günü olarak anıyoruz. 1 Mayıs’ı, kapitalist değerlerin başta emekçi kitleler olmak üzere tüm insanlığı getirdiği noktayı akletmek, kan ve gözyaşına boğulmuş mağdur kitlelerle dayanışmak adına gündemleştiriyoruz. Unutmayalım ki dünya nüfusunun %1’inin dünyadaki toplam gelirin %99’una, dünya nüfusunun %99’unun da dünya gelirinin %1’ine sahip olduğu çarpık ve gayri adil bir dünya düzeninde yaşıyoruz. Serbest piyasa adı altında ahlakın ve adaletin hiçe sayıldığı, sadece güçlünün haklarından söz edilebildiği bir dünya düzeninden söz ediyoruz. Bu sebeple 1 Mayıs’ı, insanlığın vicdanının fıtrata uygun bir şekilde harekete geçirilmesi için bir uyanış vesilesi olarak görüyoruz” dedi.
Açıklamanın devamında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye'yi yeniden siyasi denetime alma kararıyla ilgili şu ifadelere yer verildi: “Dünyadaki zulmün ve ifsadın başlıca kaynağı olan batılı emperyal güçlerin, adalet ve insan hakları namına bir şeyi gündemleştirmesi ilkesel değil, tamamen siyasi temellidir. Türkiye'yi kendilerine daha fazla bağımlı kılmak için uğraşı gösteren bu güçlerin hevesleri kursaklarında bırakılmalıdır. Ancak Avrupa'nın istismarı bir yana, Türkiye'de son dönemde hukuksuzluğun kol gezdiği ve muhalif her türlü bakış açısının adaletsizce susturulduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda Avrupa'nın eline koz verilmek istenmiyorsa, öncelikle bu adaletsizliklerin giderilmesi ana gündem maddesi olmalıdır. Türkiye'deki mevcut iktidar, artık kendisine bir yol haritası çizmelidir. ABD ve Avrupa'dan bağımsız bir hatta yürümek için harekete geçecekse ve gerçekten böylesi bir iradeyi benliğinde taşıyorsa, buna uygun adımlar atmalıdır. Bir taraftan bağımsızlık naraları atıp, bir taraftan her şeye rağmen ABD'ye göz kırpmak ve İsrail'le ilişkileri normalleştirmek tutarsız bir politikanın işaretlerini vermektedir.”