Sakarya yerelinde ve ülke gündemindeki konulara değinilen toplantıda aşağıdaki hususlar üzerine konuşmalar gerçekleştirildi. Milli İrade Topluluğu İcra Heyetinden yapılan açıklamada; “Sakarya üniversitesi Genel Sekreterliği döneminde 28 Şubatın şehirdeki en önemli uygulayıcılarından olan Zafer Demir’in yeni kurulan Eskişehir Teknik Üniversitesine Genel Sekreter olarak atanması Milli İrade Sivil Toplum Kuruluşlarını derinden yaralamıştır. Görev yaptığı süre boyunca başörtüsü yasağını etkili bir şekilde uygulamakla kalmayan ismi geçen şahıs gerek öğrencilere gerekse idari ve akademik kadroya yönelik uyguladığı baskı ve şiddet hafızalardan henüz silinmemişken böyle bir atamanın yapılmış olmasını anlamakta güçlük çekmekteyiz. Bu ve benzeri gibi son dönemlerde yapılan atamaların özensiz olduğunu düşünmek istiyoruz. Adı geçen şahıs kamuoyu tepkilerine dayanamayıp kadar istifa etmiş olsa da yetkili mercilerin atama yaparken gösterdikleri tutum bizleri derin bir endişeye sevk etmektedir. Sanki 28 Şubat hiç yaşanmamış gibi bu tür şahısların atanması esefle karşılanmıştır. Bu gibi atamaların bir hafızasızlık örneği olması bakımından tek örnek olmadığı da toplantıda dile getirilmiş olup benzer hataların nasıl ve kim tarafından yapıldığının dikkatle incelenmesi temenni edilmiştir.
Af konusunun gündem olmasıyla, Türk siyasi tarihine karanlık bir leke olarak geçmiş olan 28 Şubat sürecinde faşizan baskıları ile ve FETÖ’cü hâkim-savcılar tarafından mağdur edilmiş, 20 yıldır da mağduriyetleri devam eden insanlarımızın unutulmamalıdır. Darbenin ve zihniyetinin mağdurları olan yüzlerce mütedeyyin vatandaşımızın, babalarından sadece demir parmaklıkların anı olarak kaldığı yavrularımızın, eşleriyle beraber dört duvar arasına hapsedilmiş bacılarımızın acı dolu dünyalarına bir umut ışığı olarak doğmuştur. ‘Müslüman Müslümana zulmetmez ve onu zulme terk etmez’ hadis-i şerifinin muhatapları olarak icra makamında bulunan idarecilerimizin bu zulmü sonlandırıp, toplumun vicdanından oluşmuş bu sızıyı dindirmelerini umuyoruz. Milli İrade Topluluğu geçmiş af tecrübelerini de dikkate aldığımızda suçu sabit, cezası kesinleşmiş suçlular için çıkarılacak af veya ceza indirimi düzenlemesinin fayda getirmekten daha çok, daha kolay ve fazla suç işlenmesine neden olma ihtimali yadsınamaz. Yapılacak af veya ceza indirimi düzenlemesinin en büyük zararı ise toplumun adalet duygusuna verecektir. Adalete karşı olan güven duygusu mevcut durumundan daha da aşağıya düşecektir.
Yeni Eğitim-Öğretim yılının başlaması ile beraber tüm eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimize başarılar dileriz. Yeni Eğitim ve Öğretim yılında İdeolojik vurguların abartılı şekilde sıklaşmış olması eğitim konusunda önceliklerimiz olan “kendine yetebilen ve çevresine/ülkesine faydalı bireyler yetiştirmek” konusunda zaaf göstermemize sebep olacaktır. Yeni Eğitim-Öğretim yılında öğrencilerimiz ile ilgili olarak eğitim camiasından ve ailelerimizden beklentimiz çocuklarımızın akademik başarılarından daha fazla insani özelliklerine ve sorumluluk duygularının düzeyine dikkat etmemiz gerektiğidir.

Danıştay 8. Dairesi’nin Öğrenci Andı’nın tekrar okutulması ile ilgili aldığı ideolojik nitelikteki karar öncelikle toplumsal barışa ve siyasi iradeye yönelik bir girişimdir. Bu antidemokratik ve evrensel hukuka aykırı karara tepkisiz kalınmamalı, Öğrenci Andı’nın kaldırılması kararının arkasında durulmalı, insan hakları ve demokrasi alanında elde edilen toplumsal kazanımlar kararlıkla korunmalıdır.
Şehrimize değer katacak olan bir milyon kitap kapasiteli şehir kütüphanesinin yer belirleme sürecinde Serdivan belediyesi eski arsası belirlenmiş olsa da daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın talepleri doğrultusunda stadın millet bahçesi olacak olması hasebiyle bu yer ile uyumlu olarak projelendirilmesi talep edilmiştir. Bu sayede kütüphane; esas hizmet ve hedef kitlesi olan Sakarya’daki tüm ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin daha kolay ulaşıp faydalanabileceği bir kamu hizmeti verebilecektir. Yetkililerin bu konuyu tekrar bir değerlendirip ele alması halkımızı mutlu edecektir.

Yükseköğretim öğrencilerinin barınma için yurt tercihi yerine apart yerlere yönelmesinde; bireysel, hür yaşama arzusunun gençlerde ciddi oranda bir artış göstermesi gözlenmektedir. Apartlara olan bu talep ile; kontrolsüz, bireysel ve serbest yaşam tarzı anlayışı, gençleri toplumsal değerlerden uzaklaştırmakta, böylelikle gelecek nesiller ve toplum için kaygılar oluşturduğuna dikkat çekilmiştir.

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik dalgalanmalar hususunda da toplum olarak maliyetlerin artığını yadsımamakla birlikte bunu fırsatçılığa çevirenlerin de varlığına dikkat çekilmişidir. Bu konuda park ücretlerinin arttırılmış olması dikkat çekici örnek olarak ifade edilmiştir” denildi.