İnsanın, cenâb-ı Hakkın verdiği mal, evlât, mevki, rütbe gibi geçici olarak ve emaneten verilen nimetlerle üstünlük taslaması, kibirlenmesi akılsızlıktır. Çünkü bunlar, insanın kendinde bulunan üstünlükler değildir. Gelip geçen, insandan çabuk ayrılan şeylerdir. Bunlar kötü kimselerde de bulunur. Hem de onlarda daha çoktur. Mal, insan için şeref vesîlesi olsaydı, hırsızların, az zamanda bile olsa, şerefli kimseler olmaları lâzım gelirdi.

Allahü teâlânın ihsan ettiği bütün nimetler gibi, evlât da, büyük nimettir. Ayrıca Allahü teâlânın nimetlerine şükretmek de, büyük bir nimettir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyup, öğrenip de, öğretmeye çalışan anne, baba da, evlât için büyük nimettir. Doğru itikadı, doğru fıkıh, ilmihâl bilgilerini yazan kitaplar, dergiler, gazeteler, doğru bilgileri anlatan radyo, televizyon ve internet de, okuyucuları, dinleyicileri için büyük bir nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse, elden gider. İnsan, din bilgilerini yazan kitapları okumaz, dinini doğru olarak öğrenmezse, böyle bir kimse, günah işlemeye başlar, kalbi hasta olur ve neticede ölür. Kalbin ölmesi demek, kâfir olması demektir. Ehl-i sünnet âlimlerin kitapları ilâç gibidir. İlâcı kullanmayan, şifa bulamaz...

Her anne, baba, hem kendini, hem de evlâdını ateşten korumak mecburiyetindedir. Evlâdına Allahü teâlâyı, O’nun Peygamberini, namaz kılmayı, Kur’ân-ı kerîmi öğretmeyen anne, baba, evlâdının kâtilidir. Çocuk abdest alarak üşümesin, derslerinden geri kalmasın demek, çocuk için merhamet değildir. Şunu da unutmamalıdır ki, evlât her günah işleyişte anasına, babasına da yazılır. O evlât, her ibâdet yaptığında, anasına, babasına da sevap yazılır.../Osman Ünlü 9.2.2014