CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Aylin Nazlıaka, bir dost meclisinde  "Partili bir Milletvekilinin, duvarda asılı bulunan Atatürk resmini oradan indirip, çöp kovasına attığını" söylüyor.
Bunu, gözleriyle gördüğünü sözlerine ilave ediyor.
Konuşmayı duyan bir başka CHP'li Milletvekili de konuşmayı afişe ediyor.
Siyaset böyle bir şey işte.
Hani denir ya.
"İki kişinin bildiği şey, sır olmaktan çıkar" diye.
Aylin Hanım'ın sözü de sır olmaktan çıkmış.
Aylin Nazlıaka, siyasete girdiğinden beri vukuatı hayli kabarık bir isim.
Ankara'da şehir şebekesinden içtiği sudan dolayı ishal olup, yataklara düştüğünü iddia etmişti.
Bunun üzerine yapılan kontrollerde yöneticisi olduğu sitenin sondajla kaçak su kullandığı belgelenmişti.
Belki de "Atatürk'ün fotoğrafını duvardan indirip, çöp sepetine atan birisi" yoktur.
CHP yönetimi, bu hadiseyi soruşturunca, Aylin hanım "Böyle bir hadise var, kim olduğunu söylemeyeceğim" diyor.
Böyle derken, esasında Aylin hanım ne demiş oluyor?
"CHP'de Atatürk düşmanları var. Ben de bunu biliyorum. Parti'den atılma pahasına bu kişileri koruyorum."
Aylin Hanım'ın verdiği mesaj, aynen budur.
Şimdi CHP yönetimi, Aylin hanımı kesin ihraç istemi ile Parti Disiplin Kuruluna verdi.
Bakalım oradan ne sonuç çıkacak?
İş sulandırılarak, kapatılmaya mı çalışılacak,
Yoksa yeni CHP "Atatürkçü bir duruş mu!" sergileyecek?
Atalarımız ne de güzel demiş!
"Bir deli kuyuya taş atar, 40 akıllı onu oradan çıkaramaz."
CHP'de deli de çok.
Kuyuya atılacak taş da.
CHP'de dert bitmez. (İzzet Dönmez)