Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, TCK’nın 765 sayılı “Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler” başlıklı 146. Maddesi uyarınca suçlu bulundu.

Mahkeme, yaşları gereği “ağırlaştırılmış müebbet” cezasını da “müebbette” çevirirken, her ki isminde rütbelerinin sökülmesine karar verdi…

Bu dava Türkiye tarihi açısından çok önemli bir yer tutuyor. Kenan Evren’in deyimiyle “netekim” bu ülkede her darbe yapanın yanına kar kaldı.

Kimse yargılanıp ceza almadı. Daha doğrusu kimse “darbeciler” hakkında dava açma cesaretini gösteremedi.

Hal böyle olunca da Türkiye’deki darbe heveslileri hiç bitmedi. Bu ülkede neredeyse her 10 yılda bir darbe yapanlar türedi…

Bugün sokaklarda eylem yapıp sözüm ona hak aram bahanesiyle ortalığı yakan yıkan gençler maalesef “12 Eylül” öncesi ve sonrasını bilmez.

Zaten bilseler ve o günleri yaşamış olsalar, bugün nasıl bir özgürlük ve rahatlık ortamında yaşadığımıza şükrederler.

İnsanlara nasıl işkence edildiğini, suçsuz yere gençlerin nasıl asıldığını ve insanların ortadan nasıl kaybolduğunu bilse eylemin “e” sini bile aklına getirmez…

Evet, “12 Eylül” darbecileri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın “müebbet hapis” cezasına çarptırılması, o günlerin hafızamızda canlanmasına neden oldu.

Unutamadığım olayların başında 17 yaşında ki Erdal Eren’in kâğıt üzerinde yaşının büyültülerek asılması oldu. Tek suçu “solcu” olmaktı.

Alelacele yargılanıp “ben yapmadım demesine” karşın “ibret olur” diye asıldı. İdam edilen Erdal Eren’in fotoğraflara yansıyan o son bakışı hala daha hafızalardadır…

Ya Ülkücülerin sembol ismi olan Mustafa Pehlivanoğlu’na ne demeli? Mahkeme idama mahkûm ediyor ama yargılandığı davada “silah” kullanmadığı anlaşılıyor.

Sonuç? İdamı durdurmak için girişimlerde bulunuluyor ama Kenan Paşa, “Artık çok geç. İdamdan dönemeyiz” deyip suçsuz bir insanın asılmasına göz yumuyor.

Yıllar sonra da, idam kararını veren dönemin Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi A. Fahir Kayacan hatıralarına;

“Mustafa Pehlivanoğlu, asılan solcu Necdet Adalı’ya denge olsun diye idam edildi” diye not düştü…

Bu anlattıklarım sadece ilk aklıma gelenler. Daha ne rezillikler yaşandı. İnsanlar “bizi ne zaman almaya gelecekler” diye geceleri nöbet tuttu.

Evimizde kitap kalmadı. Kur’an-ı Kerimler bile “n’olur, n’olmaz” diye saklandı. Özgürlüğümüz ve hatta insanlığımız elimizden alındı.

Neyse ki bugün “12 Eylül’ün” hesabı soruldu. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya “müebbede” mahkûm oldu. Tabi bu karar “12 Eylül” mağdurlarının acısını hafifletmedi.

Ancak “Netekim, cezasını buldu” ya bunun için bile AK Parti Hükümeti’ne ve özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür borçluyuz. Zira bu yolu O açtı…