Adı üstünde “yaya kaldırımı” yani üzerinde “insan” yürüsün diye yapılmış. Araçlar park edilsin diye değil.Ancak gelin görün ki bu şehirde “yaya kaldırımları” asla ama asla amacına uygun kullanılmıyor.Ya “kaldırımlara” sorumsuzca “araç park ediyoruz” ya da

Adı üstünde “yaya kaldırımı” yani üzerinde “insan” yürüsün diye yapılmış. Araçlar park edilsin diye değil.

Ancak gelin görün ki bu şehirde “yaya kaldırımları” asla ama asla amacına uygun kullanılmıyor.

Ya “kaldırımlara” sorumsuzca “araç park ediyoruz” ya da esnafın göz göre göre “işgaline, tezgâh açmasına, masa sandalye koymasına” göz yumuyoruz…

Geçtiğimiz günlerde konuyla alakalı Sakarya Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanı Yusuf Türkhan’ın bir açıklaması oldu.

Türkhan, Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı olarak kaldırımlara araç park edilmemesi ile ilgili gerekli çalışmaların yapıldığını söyledi.

Sayın Türkhan bu konuda haklı. Ben olsam Zabıtayı sırf bu iş için görevlendirir “kaldırımlara park etmiş araçlara” sabah akşam ceza kesmelerini isterim.

Ancaaaaak bu uygulamayı sadece “kaldırımları park alanına” çeviren araçlara yönelik yapmam.

Türkhan’ın dediği gibi şehrimizi daha güzel ve yaşanabilir bir kent haline getirmek istiyorsak öncelikle bu işe esnaftan başlarım.

Zira “kaldırım işgalinin” en büyük sıkıntısı “araç parklarında” yaşanmıyor. Elbette bu şehrin “kaldırımlara araç park etmek” gibi bir derdi var.

Ama bundan önce “esnafın kaldırım işgaline” hele bir “dur” deyin, ondan sonra dönüp “araçlara” bakın…

Şehrin “göbek bağının kesildiği yer” olan Bulvar ve nispeten Çark Caddesi’ni bir kenara koyun birçok yerde “kaldırımlarda” adım atacak yer bulamazsınız.

Dar Sokak, Ankara Caddesi, nispeten Uzun Çarşı, Sakarya Caddesi, vs, üzerinde yayalar için yapılan “kaldırımların” her santimetre karesi “işgal” altında.

Simitçisi, kahvecisi, gazozcusu, manifaturacısı, kasabı, beyaz eşyacısı ve aklınıza gelen bilumum sektörler “kaldırımları” resmen parsellemiş durumda.

Siz bütün bunları görmezden gelip işe öncelikle “kaldırıma park eden araçlara” ceza kesmekten başlarsanız yanınızda destekçi bulamazsınız…

Tabi “kaldırıma park eden aracın” fotoğrafını çekip arkasından da adrese ceza makbuzu göndermek işin kolay tarafı!

Kimseyle muhatap olmadan “çek fotoğrafı” üzerine de bir ceza makbuzu iliştir yolla adrese. İstersen ödeme. İcra marifeti yoluyla alırlar da neye uğradığını şaşırırısın…

Ama iş “esnafın kaldırım işgaline” gelince ne hikmetse ortalıkta kimse yok. Birden aslan kesilenler anında “pisi” oluveriyor.

Tabi Bulvarda “kaldırım işgalinde” bulunan bir esnafa ceza kesmek biraz zor. Adamın ciğerini sökerler de “Arnavut ciğeri” diye yediriveririler.

Dolayısıyla siz bu şehirde “esnafın kaldırım işgaline” dur diyemediğiniz müddetçe bu amaçla yaptığınız her iş beyhude kalır.

Elbette “yaya kaldırımlarına araç park edenlere” basın cezayı. Ama işe “önce esnaftan başlayın” yoksa samimi olduğunuza kimseyi inandıramazsınız…