Dün Mecliste Suriye konusunda TSK’nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile ilgili “Başbakanlık Tezkeresi” oylandı.Neticede Hükümet’e bir yıl süreyle izin verilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi, TBMM Genel Kurulu'nda 320 kabul, 129 ret

Dün Mecliste Suriye konusunda TSK’nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile ilgili “Başbakanlık Tezkeresi” oylandı.

Neticede Hükümet’e bir yıl süreyle izin verilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi, TBMM Genel Kurulu'nda 320 kabul, 129 ret oyuyla kabul edildi.

Tahmin edileceğe üzere tezkereye “ret oyu” verenler BDP ve Cumhuriyet Halk Partisi oldu.

BDP bir yana Cumhuriyet Halk Partisi’nin tezkereye “ret oyu” vermesi bana göre tam bir tutarsızlık.

Daha düne kadar Suriye tarafından “uçağımız düşürüldüğünde” sessiz kalındı diye bir taraflarını yırttılar.

Neredeyse “savaş çığırtkanlığı” yapıp Hükümeti “uçağımızın düşürülmesi” konusunda pasif kalmakla suçladılar.

Şimdi de kalkmış bu yetkiyle “Üçüncü Dünya Savaşı çıkartırsınız” gibi laflar edip tezkereye “ret oyu” verdiler…

Yahu adamlar senin topraklarına bir saldırı düzenlemiş. Üstelik yanlışlıkla falan değil alenen top ateşi açmış.

Bu saldırı sonucunda da bu ülkenin “sivil vatandaşları” hayatını kaybetmiş. Böyle bir durumda hala daha politika gütmenin ne anlamı var?

Tezkere öncesi ve sonrası Meclis’te yaşananları televizyonlardan ve haber sitelerinden izlerken resmen utandım.

Sanki TBMM’de Türkiye’nin partisi CHP yok da Suriye’nin dolayısıyla da Esat’ın Baaz Partisi var. Kavga gürültü gırla gidiyor.

Gören de savaş Suriye sınırında değil Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanıyor zanneder…

Ya CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’a ne demeli? TBMM’de yaşanan kavganın tam göbeğinde yine o var.

Nedir bu öfke böyle? Siz katılmadığınız her görüşe, her fikre böyle şiddetle cevap vermek zorunda mısın?

Meclis’te kavga, gel kendi parti teşkilatında kavga, git sokakta memurla kavga, olacak iş değil.

Korkmayın Sayın Özkoç. Hükümet Meclisten bu yetkiyi aldı diye “Ya Allah Bismillah” deyip Suriye’ye saldıracak değil.

Bunun böyle olmadığını siz de biliyorsunuz. Ama topraklarımıza saldırı devam ederse sizin de karşı çıkmanıza rağmen bu yetki sonuna kadar kullanılır.

Sonra madem savaşa bu kadar karşısınız öncelikle kendiniz şu “kavgacı” huyunuzdan vazgeçin. Sorunları biraz da sevgiyle, muhabbetle çözmeye çalışın.

Bunun için de, “68 kuşağının” bir temsilcisi olarak size, zamanında fazlasıyla sahiplendiğiniz, 60’lı yılların bütün dünyayı saran “felsefe” anlayışını tavsiye ediyorum.

Hani şu Amerika’da başlayan ve daha ziyade “Hippi Felsefesi” olarak da bilinen “make love not fight” anlayışı var ya işte o. Hele bir dene iyi gelir…