Sosyal medyadan yapılan paylaşımlara yorum yapmak âdetimiz değildir.

Bugüne kadar hiçbir paylaşıma iyi ya da kötü herhangi bir yorumda bulunmadım.

Ancak Sapanca belediyesinin eski başkanı Aydın Yılmazer’in dünden bu yana gündem olan AK Parti’yi eleştiren paylaşımını görünce, aklımdan geçen şu oldu;

- Kendini tarif etmiş!

Yine de bu bir haberdi.

Biz de haberi yapıp geçtik.

Üzerinde durmadık…!

***

Daha sonra AK Partinin eski Sapanca İlçe Başkanı Nazmi Bostancı; Aydın Yılmazer’in bu paylaşımına bir yorum yazdı.

Yorum da şuydu;

- Kendini tarif etmiş. Bu bir itiraftır.

Doğrusu Nazmi Bostancı’nın bu yorumu yazdığını görünce, bu defa aklımdan geçen şu oldu;

- Aynı şeyleri düşünmüşüz…!

***

Tabi Nazmi Bostancı’nın bu yorumundan sonra ipler bir anda gerildi.

Sen misin bunu yazan?

Aydın Yılmazer aldı sazı eline.

Nazmi Bostancı’yı eleştirmeye başladı.

Bostancı’nın bu ifadesi Aydın Yılmazer’in “kimyasını” fena bozmuş olacak ki eleştirinin dozunu da kaçırdı.

Hele Bostancı’nın kendisine cevap vermemesi, Yılmazer’i iyice çileden çıkartmış olacak ki, eleştiriler “hakaret” boyutuna vardı.

***

Yılmazer ile Bostancı arasındaki bu “söz düellosu” nereye varır orasını bilemeyiz.

Nazmi Bostancı bu “hakarete” varan ifadelerin altında kalır mı, yoksa bir karşılık verir mi orası onların bileceği bir iş.

Ancak şunu da ifade etmekte yarar var.

Keşke Aydın Yılmazer, kendini eleştiren Bostancı’ya cevap vermeden önce başını ellerinin arasına alıp şöyle bir düşünseydi.

Kendisiyle ilgili bir özeleştiri yapabilseydi!

Sadece bir dönem başkanlık yaptıktan sonra eğer yeniden aday gösterilmediyseniz, bu başkalarının kabahati değildir.

Bu sizin yetersizliğinizden kaynaklanmaktadır!

Veya sizinle ilgili başka sıkıntılar vardır.

Yoksa ilçesinde çok başarılı bir belediye başkanını kimse daha bir dönemi dolar dolmaz bir kenara koymaz.

Zira AK Parti’nin tarihinde böyle bir kural yoktur…!

***

Acaba diyorum;

Aydın Yılmazer bazılarını “MIŞ gibi” olmakla suçlarken AK Parti asıl “MIŞ gibi” olanın kendisi olduğunu mu fark etti?

Doğrusu Aydın Yılmazer’ın bu “öfkesi” ve “hırçınlığı” ikinci ihtimali daha da güçlendiriyor.

Nitekim gerçekten “dava” adamı olup “MIŞ gibi” olmasaydınız bugün klavye başında sağa sola laf yetiştirmek yerine hala başkanlık koltuğunda oturuyor olurdunuz…!

***

Tabi başka bir ihtimal daha var.

Aydın Yılmazer bu çıkışıyla bir yerlere “mesaj” da yolluyor olabilir.

Malum, İstanbul seçimlerinden sonra yeni parti hatta partiler kurma çalışmaları hız kazandı.

Yarın Aydın Yılmazer’in ismi de kurulacak olan bu yeni partilerden birisiyle anılmaya başlarsa hiç şaşırmayın.

Gerçi Aydın Yılmazer yeni kurulacak olan partilerden birine “göz kırptığı” anda başı çok ağrır.

Hem de öyle böyle değil…!