Dün 1 Mayıs’tı ve İstanbul, Ankara dışında “bayram” havasında kutlandı. Sakarya’da da iki ayrı kutlama yapıldı.Biri STK’lar tarafından AKM önünde “alternatif kutlama” şeklinde geçti. Yapılan açıklamalar sonrasında grup dağıldı.Diğer kutlamalar ise “Salko

Dün 1 Mayıs’tı ve İstanbul, Ankara dışında “bayram” havasında kutlandı. Sakarya’da da iki ayrı kutlama yapıldı.

Biri STK’lar tarafından AKM önünde “alternatif kutlama” şeklinde geçti. Yapılan açıklamalar sonrasında grup dağıldı.

Diğer kutlamalar ise “Salko Cami” önünde toplanan grubun “Kent Meydanı’na” yürümesiyle başladı.

Yürüyüş sonrası “Kent Meydanı’na” gelen grup halaylar çekip açıklamalar yaptıktan sonra olaysız bir şekilde dağıldı…

Aslında İstanbul ve Ankara dışındaki yapılan 1 Mayıs kutlamalarını bu şekilde özetlemek mümkün.

Ama özellikle İstanbul’da “Taksim’e” girmek isteyen “marjinal gruplar” yine ortalığı savaş alanına çevirdi.

Hazırlıklı oldukları her hallerinden belli olan bu “marjinal gruplar” ortalığı yakıp, yıkmak için ellerinden geleni yaptı.

Çıkan olaylarda yine yaralananlar oldu. Ancak 1 Mayıs’tan yeni bir “gezi olayı” çıkarma gayreti sonuçsuz kaldı…

Başkaları ne düşünür bilemiyorum ama ben Türkiye’de ki “sendikaların” işçilerin gerçek manada haklarına sahip çıktığına inanmıyorum.

Dolayısıyla Türkiye’de 1 Mayıs’ın “işçi ve emekçi bayramı” olarak kutlamasını çok da anlamlı bulmuyorum.

Zira en az “aylık 50 bin TL” civarında maaş alan bazı “sendika ağalarının” işçilerin sorunlarına eğildiğine de inanmıyorum…

Maalesef Türkiye’de sendikalar işçinin sırtında “kambur” olarak durmaktadır. Senede bir defa “toplu sözleşmelere” oturmaktan başka yaptıkları bir şey de yoktur.

Onda da “emekçinin” hakkını korumak yerine, hükümetin verdiğine “evet” deyip sonra da “söke, söke aldık” diye “hava” atmaktan başka bir işe yaramazlar.

Zaten “toplu sözleşme görüşmeleri” bittikten sonra da “emekçilerin” sırtından ceplerine ne kadar daha fazla para gireceğinin hesabını yaparlar…

Bugün Türkiye’de “sendikalı işçileri” sömüren işveren veya kamu sektörü değildir. İşçileri sömürüp istismar eden bizzat sendikaların ta kendisidir.

Eğer öyle olmasaydı bugün “sendika ağaları” ile birbirine taban tabana zıt duran Türkiye’deki “burjuvazi” yan yana gelip, ortak bir eylem içinde olmazdı.

Ama maalesef dünyanın aksine bugünün Türkiye’sinde  “işçi sendikaları” ile “burjuvazinin” aynı görüş ve eylem içine girip birlikte hareket ettiklerini görüyoruz…

Nasıl olur bilemem ama Türkiye’deki “işçi sendikaları” acilen “özüne” dönmeli. Gerçek manada “işçinin ve emekçinin” hakkını savunan bir konuma bürünmeli.

Aksi halde “işçi sendikaları” bugünkü görüntüsüyle “sendika başkanları” için sadece “burjuva” özentiliğine hizmet eden bir yapıdan öteye gidemez.

Maalesef “sendika ağalığı” yüzünden Türkiye’de “1 Mayıs burjuvazi bayramı oldu.” Ne zaman ki bu “sendika ağalığı” biter 1 Mayıs o zaman bayram olur…