Dün öğle yemeğimizin yanına “kutu ayran” siparişi verdik.

Yemeklerimiz geldi.

“Besmele” çekip ilk yudumumuzu aldık.

Sıra yemeğimizin yanına sipariş verdiğimiz “ayranları” açıp içmeye geldi.

Tabi “kutu ayranın” kapağını açınca gördüğüm manzara karşısında resmen “iştahım” kaçtı.

Yanlış anlamayın.

“Kutu ayranın” içinden herhangi bir “haşerat” falan çıkmadı.

“İştahımı” kaçıran “kutu ayranın” yaklaşık 4’te birinin boş olmasıydı…!

***

Olur ya hani bizim ayranımıza denk gelmiştir diye düşündüm.

Ancak diğer arkadaşlar da “kutu ayranlarını” açtıklarında değişen bir şey yoktu.

“Kutu ayranların” tamamı 4’te bir oranında boştu.

Belli ki ilgili firma “dolum tesisinde” bir ayarlama yapmış.

“Kutu ayranları” eksik doldurup vatandaşı “keriz” yerine koymuş.

Yani “kursağımızdan” geçen “ayranı” resmen “çalmış…!”

***

Yahu;

Bu kadar “alçaklık, adilik” ve “şerefsizlik” olmaz.

Yediğimiz, içtiğimiz her şeye keyfinize göre “zam” yapıp insanları “mağdur” ediyorsunuz.

Haksız kazanç elde ediyorsunuz.

Bunun üzerine bir de dolumdan, gramajdan çalıp insanları “duble keriz” yerine koyuyorsunuz.

Bu kadar mı gözünüz döndü?

Bu kadar mı gözünüz aç?

- Toprak doyursun gözünüzü.

Yeter artık be…!

***

Biz de sizin için üzülüyorduk.

“Koronavirüs” salgını boyunca işleriniz bozuldu diye acıyorduk.

Sen misin acıyan?

Şimdi acınacak duruma biz düştük.

Vatandaşı bulduğunuz yerde habire öpüp duruyorsunuz.

Hem de öyle böyle değil.

Yazıklar olsun sizin gibi esnafa, sanayiciye, tüccara…!

***

Yok arkadaş.

Devletin bu konuda bir şeyler yapmasının zamanı geldi de geçiyor bile.

Çarşıda, pazarda, markette, üretim bandında denetimler mi yapılacak ne olacaksa olsun.

Artık bu tür sahtekârlıklar insanların canını acıtmaya başladı.

Meydanı boş bulan “fırsatçılar” işi resmen “azıttı.”

Tabi bu “azgınlık da” artık vatandaşın “canına tak etti.”

Maazallah vatandaşın sabrı taşıp;

- Öpme sırası bana geldi.

Deyip niyeti bozarsa;

İşte o zaman kimi nerede ve nasıl öpeceği hiç belli olmaz…!