Osman Bahçe, ülkede uyuşturucu kullanımının her geçen gün yaygınlaşması ve kullanma yaşının sürekli küçülmesinin toplumda tedirginlik sebebi, çocuk ve gençler için tehlike unsuru olmaya devam ettiğini belirtti.

Bahçe, “Uyuşturucu artık sokakta-okul önlerinde korkusuzca alınıp satılıyor. Uyuşturucunun bu derece yaygınlaşması karşısında dikkatimizi güvenlik konusundaki zafiyetlere yoğunlaştırmamız gerekir. Özellikle emniyet teşkilatında son zamanlarda yaşanan tasfiyeler de bu tür uzmanlık gerektiren suçlarla mücadeleyi zorlaştırmıştır. Okul güvenliğini ve genel güvenliği uyuşturucunun yaygınlaşmasına mani olacak şekilde düzenlemek karar vericiler için zorunluluktur. Şu anda sokaklar ve okul önlerinde tehlike tüm vatandaşları özellikle genç ve çocukları açıktan tehdit edecek noktaya ulaşmıştır. İlgili tüm kişi ve kurumlar üzerine düşen görevi yapmak, emniyet genel güvenlik, MEB de eğitsel güvenlik tedbirlerini almak zorundadır. Kısacası yetkili kişi ve kurumlar sahte tehlikelerle milleti aldatmak yerine insanımızın gerçek dertlerine derman olmaya çalışmalıdır. Unutmayalım ki tek taraflı saldırılarla devam eden bu anlamsız kavgada ezilenler bu aziz milletin evlatlarıdır. MEB 2013 Faaliyet Raporunda 17 milyon öğrencinin bulunduğu ülkemizde yaklaşık 174.000 öğrencinin okula devam etmediği belirtiliyor. Devamsız öğrenci sayısının bu kadar çok olmasının eğitimin dış unsurlarını ve iç unsurlarını ilgilendiren boyutları bulunmaktadır. Devletimizin yapay gündemlerle meşgul olurken sosyal devlet olmaktan kaynaklı görevlerini maalesef tam anlamıyla yerine getirememesi, işsizlik ve çalışanlar için ücretlerin düşük olması vb. nedenlerle pek çok aile bütün bireyleriyle çalışmak zorunda kalıyor. Yani on binlerce öğrenci okula devam etmesi gerekirken beden ve ruh yapılarına uygun olmayan ortamlarda çalışmak zorunda kalıyor. Buna her yıl tarım/hayvancılık için okula gelmeyenleri de eklerseniz ekonomik sebeplerle eğitimden uzaklaşanlar yüz binleri bulmaktadır. Hükümetlerin, devletin sosyal devlet misyonunu hakkıyla eda edeceği imkanları hazırlamaması insan hakları ve çocuk haklarını garanti altına alan yasal düzenlemelere rağmen var olan çocuk işçi sorununun da temel sebeplerindendir. MEB yasal düzenlemelerle veli veya vasinin velisi/vasisi olduğu öğrenciyi okula göndermesini yasal bir zorunluluk olarak belirlemiş ve bu zorunluluk önce idari para cezası, ısrar halinde de adli yaptırımlarla güçlendirilmiştir. Ancak barınma, beslenme vb temel ihtiyaçları giderilmeden aileleri anılan yasal düzenlemelere uymaya zorlamak gerçekçi değildir. Problemi çözmek istiyorsak öncelikle problemin kaynağını kurutmalı, insan kaynaklarımızı ekonomik ve verimli kullanmalıyız. T.C. Hükümetleri kişi ve grupların çıkarları yerine doğrudan milletin, ardından da kamunun menfaatlerini gözetmeli, objektif ve şeffaf bir biçimde ehil personel atama sistemini kurmalıdır. Aksi halde ülke sorunlarının çözümü mümkün değildir. Aksi durumlar MEB'de eğitimin vazgeçilmezi eğitimcilerin dikkatini dağıtarak, eğitimin gerçek problemlerine yönelmelerine mani olmaktadır. Eğitimin yönetimi, işin mutfağında yetişmiş tecrübe ve liyakat sahibi yöneticilerin koordinesinde işin sahiplerine bırakılmalıdır. Eğitimde devamsızlık sorununun çözümü için; Problemin çözümüne yönelik eylem/çözüm planı hazırlanmalıdır. Eğitimde devamsızlık sorununun çözümü için; mevcut yasal düzenlemeler uzmanlar tarafından güncel ve uygulanabilir hale getirmelidir. Eğitimde devam için; Ekonomik gerekçelerle okula gelmeyen öğrencilerin ailelerine sosyal/ekonomik destek projeleri hazırlanmalıdır. Eğitimde devamsızlık sorununu çözebilmek için; İlgili yasal düzenlemeler tavizsiz uygulanmalıdır” dedi. / www.sendikahaberleri.com