Turan, kaynaklarda, Türk yurtları, Türk ülküsü anlamında kullanılmaktadır. Turan kavramının Necip Asım’ın 1896 yılında Léon Cahun’dan tercüme ettiği Asya Tarihi adlı kitabıyla Türk kültür ve fikir hayatına girdiği belirtilmektedir. İran ve Batı kaynakları

Turan, kaynaklarda, Türk yurtları, Türk ülküsü anlamında kullanılmaktadır. Turan kavramının Necip Asım’ın 1896 yılında Léon Cahun’dan tercüme ettiği Asya Tarihi adlı kitabıyla Türk kültür ve fikir hayatına girdiği belirtilmektedir. İran ve Batı kaynaklarında da Turan kavramına rastlanmakta ve değişik görüşler ileri sürülmektedir. Ziya Gökalp (1876-1924), Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) ve Nihal Atsız (1905-1975) gibi yazar ve fikir adamları şiir ve yazılarında Turan kavramından bahsetmişlerdir. Daha sonra milliyetçi camia tarafından kullanılmış ve miting meydanlarında “Rehberimiz Kur’an hedefimiz Turan” sloganları atılmıştır. Turan adlı dergi ve mecmualar yayınlanırken, kitaplar neşredilmiş vakıflar kurulmuştur.  

Turan hakkında Doğu Kütüphanesi tarafından “ermeni cephesinden pan-turanizm” adlı bir kitap yayınlandı. Kitabı, Zaven ve Vartohi Nalbantyan adlı iki kardeşin Zare Vand müstear adıyla on bölümde hazırladıkları ve Ermenice olarak 1926’da yayınlandığı görülüyor. Yayın Yönetmeni Erol Cihangir’in, “Turan, pan-Turanizm ve kitap üzerine” kaleme aldığı yazısından bu eserin 1930’larda Rusça ve Fransızcaya, 1971 yılında İngilizce, 2001’de ise Farsçaya tercüme edildiğini öğreniyoruz. Erol Cihangir, yazısında, “konu hakkındaki çalışmaların hemen hemen yok denecek kadar az olduğunu” belirtirken -özellikle 80 yıllık bir süre göz önüne getirildiğinde- “böylesi bir çalışmanın gerçekten kayda değer olduğunu daha ilk baştan belirtmek gerektiğini” ifade ediyor.

Erol Cihangir, Turan kavramının siyâset bilimi literatürüne girişinin oldukça yakın bir zamana rastladığını anlatırken tarih literatüründeki geçmişi hakkında şu bilgiyi veriyor: “Geçmişi, Timur’la, kültür tarihindeki yeri ‘Avesta’ ve ‘Ahdi Atik’ metinlerine, modern çağ jeopolitikadaki yeri ise 19. yy’a dayanır. Kavram, kültür tarihi, konumu ve orjin yönünden bir takım tartışmaları içermesi yanında, netice olarak ‘bozkır kültür ve tarihi coğrafyası’nın genel geçer adı haline gelmiş olması münasebetiyle, konunun bu yönüyle değil, elimizdeki bu kitapla doğrudan alakalı olan jeopolitik gerçeklik yönüyle ele almak gerekir. Cihangir, yazısında ayrıca, Turan kavramını tarihi seyri içinde üç devrede incelemektedir.

Nalbantyan kardeşlerin eserini Katayoun Sarnesar Farsçaya tercüme etti. Sarnesar, Tahran el-Zehra Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümünden mezun oldu. Türkiye’de Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk-El Sanatları Bölümünde doktorasını tamamladı.

Erol Cihangir’in kurduğu Doğu Kütüphanesi tarafından yayınlanan “ermeni cephesinden pan-turanizm” adlı eser, Tenkid ve Takriz’in ardından 10 fasıldan meydana geliyor. Birinci fasıl Turan, ikinci fasıl Pan-Turanizmin Kökleri, üçüncü fasıl Osmanlı Meşrutiyet Devrine Kadar pan-Turanizm, dördüncü fasıl Osmanlı Meşrutiyetinden Sonra pan-Turanizm, beşinci fasıl Pan-Turanist İdeoloji ve Hedefleri, altıncı fasıl Hayalden Gerçeğe Dil Islahı ve Edebi Doğuş, yedinci fasıl Birinci Dünya Savaşına Kadar, sekizinci fasıl Birinci Dünya Savaşı Döneminde pan-Turanizm, dokuzuncu fasıl Mondros Ateşkes Anlaşmasından Sonra, onuncu fasıl Günümüzde pan-Turanizm başlıklarını taşıyor. Kitap, kaynakların verilmesiyle sona eriyor.