Bazı günler yazı yazmak çok zordur.

İşte bugünde o günlerden biri.

Ailenizden birini, bir yakınınızı, eşinizi, dostunuzu kaybettiniz mi bu dünyaya bakışınız bir anda değişir.

Ölümün bize “şah damarımızdan” daha yakın olduğunu anlarsınız.

Sonrada;

- Bu üç günlük dünya için değer mi?

Diye kendi kendinizle muhakeme yaparsınız…!

***

Evet;

Dün “İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürlüğü” yaptığımız, yıllardan beridir de beraber çalışıp halen de “medyadetay.com” editörlüğünü yapan Ayşen Kolçak annesini kaybetti.

Aynı zamanda “medyadetay.com’u” beraber kurduğumuz Serkan Okumuş’un da kayın validesi olan “Ömrüye Kolçak” vefat etti.

Allah rahmet eylesin.

Mekanı Cennet olsun.

Geride kalan evlatlarına ve sevdiklerine de Allah sabırlar versin…!

***

Kolçak ailesini 1986 yılında Türkiye Gazetesi’nde mesleğe başladığım yıldan beri tanırım.

Babaları Alaeddin ağabey ile çok sohbetlerimiz oldu.

Ne zaman karşılaşsak ve Eski Garajlar semtindeki boya dükkânına gitsem “izzet-i ikramda” hiç kusur etmezdi.

Sadece bize karşı değil.

Kendi semtinde de gerçekten sevilen ve sayılan bir isimdi.

O yıllar ayda bir defa olsun dükkanına uğrar sohbetini ve nasihatlerini dinlerdik…!

***

Daha sonra Ayşen Kolçak ve Serkan Okumuş ile tanıştık.

Ayşen o yıllarda radyoda çalışıyordu.

Sonra “Kanal 54” de haber spikeri ve program yapımcısı olarak çalışmaya başladı.

Daha sonra “Kent TV’de” yine haber merkezini yönetti.

Tabi bizde o yıllarda “İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürlüğü’nü” kurunca iyi bir “editöre” ihtiyacımız oldu.

Bugün “İhlas haber Ajansı’nın” Genel Müdürlüğü’nü yapan Hamit Arvas bey bizzat Ayşen Kolçak ile görüşüp kendisini “İHA’ya” gelmesi yönünde ikna etti.

O gün bugün Ayşen Kolçak ve Serkan Okumuş ile yollarımızı hiç ayırmadık…!

***

Ömrüye Kolçak’a gelince;

Kendisiyle Alaeddin ağabeyi ziyaretim sıralarında tanıdım.

Ancak “medyadetay.com’u” taşıdığımız bugünkü yerinde daha çok tanıma imkanı bulduk.

Zira “medyadetay.com’un” yeni adresinde Kolçak ailesiyle kapı komşusu olduk.

Kolçak ailesinin eviyle “medyadetay.com” arasında sadece iki bina vardı.

Derken bir gün bize öğle yemeği hazırlayıp getirdi.

Serkan, Ayşen, Tuğrul ve ben afiyetle yedik.

Ertesi gün yine yemeğimizi yapıp getirdi.

Bir, iki, üç derken bir gün kendisine;

- Zahmet etme biz bir şekilde yemek işimizi hallederiz.

Dediysek de o her gün öyle yemeklerimizi getirdi.

Artık bunu kendisine iş edinmişti.

Hiçbir karşılık beklemeden her öğlen yemeklerimizi hazırlayıp getirdi.

Ta ki düne kadar…!

***

Dolayısıyla Ömrüye Kolçak’ın bize çok emeği geçti.

Ekmeğini yedik, suyunu içtik.

Geçen sabah Serkan Okumuş arayıp;

- Ömrüye anneyi kaybettik.

Dediğinde içim bir tuhaf oldu.

Allah rahmet eylesin.

Mekanı Cennet olsun.

Biz hakkımızı helal ettik.

İnşallah Ömrüye Kolçak’ta bize hakkını helal etmiştir…!

***

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum.

Hepimizin gideceği yer o toprağın altı.

Bu üç günlük dünyada ister belediye başkanı ol, ister milletvekili, ister bakan, istersen Cumhurbaşkanı.

Ne olursan ol ama “nefsine” yenik düşüp “firavun” olma.

Öldün mü o toprağın altına koyup üzerine de bir araba “toprak” atıp gidiyorlar…!

***

İşte o zaman seni ne belediye başkanlığın, ne milletvekilliğin, ne bakanlığın ne de Cumhurbaşkanlığın kurtarmayacak.

Eğer aranan “Ömer” gibi olabilmişsen ne “mutlu” sana.

Ancak nefsine uyup “firavunlaşmışsan” vay haline!

Allah hepimizi “Ömer” gibi olup Resulullah’ın yolundan giden kullarından eylesin.

Bugün başlayan mübarek Ramazan ayının yüzü suyu hürmetine de nefsimize yenik düşmekten muhafaza eylesin.

Ramazanınız mübarek olsun…!