Mehmet Akif Ersoy, sadece İstiklal Marşı şairi değil aynı zamanda bir mütefekkirdir. Hakkında çok sayıda yapıt kaleme alınmış, tezler hazırlanmış, makaleler yazılmıştır. Köşemizde bu kez Türk fikir adamlarından Nurettin Topçu’nun 1970 yılında İstanbul’da Hareket yayınlarından çıkan “Mehmet Akif” adlı yapıtını tanıtacağız.
*
Hareket yayınları adına eser hakkında yapılan açıklamada, güneşin balçıkla sıvanamayacağı belirtilerek şöyle deniyor: “Zaman onu toplumumuzun üstünde bir kutup yıldızı yaptı. Safahat bugünkü meselelerimize bile yol gösterici, deva bulucu bir büyük kalbin eseridir.”

*
Nurettin Topçu’nun kaleme aldığı yapıtın bölümleri şöyle: 
1.    Şahsiyeti
2.    Sanatı
3.    İdealizmi / a. Milliyetçiliği, İnkılapçılığı, Din ve mistisizmi.
4.    Safahat’ın felsefesi
5.    Hürriyet anlayışı
6.    İsyanı. 

*
Nurettin Topçu, Akif’in şahsiyetini anlatırken: 
“Bu mürşit bütün hayatı boyunca, ölmeyen ümidi terennüm edecektir. Ümitden asla ayrılmayan iman prensibi de hayatında olduğu gibi eserinde de sonuna kadar hâkim kalacaktır. İkinci Safahatını Süleymaniye Kürsüsünde duâ ile bitirdikten sonra, üçüncü Safahatda Hakkın Seslerine, Kur’an’a eğilerek kendini teslim etti.”  
Akif’in gözünde tek cemaatın İslam cemaati olduğunu belirten Topçu:
“İslâm alemi olmasa, onun dünyaya gelişinin sebebi olmayacaktı. Allah yolcusu olan ve rehberi Hazreti Muhammed olan bir büyük kervanın varlığında, kendini kaybetmek sevdasında idi. Dünyaya bu sevdanın rüyası içinde gözlerini açmıştı…”
Topçu, burada Akif’in zamanla hayal kırıklığına uğradığını, devirlerin hadiselerin, insanların onu şaşırttığını belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Cemaat onun romantik hayalini yerden yere  çarptı. Rabbinin hicranında yalnız olduğunu bildikten sonra bir de cemaatin ruhsuzluğu karşısında bunalan kalbinin yalnızlığını duydu, buna nefretle hıçkırdı:
“Şu sessiz kubbenin altında insandan eser yokmuş!”

*
Akif’in cemaatin içinde çilesini doldurduğunu belirten Topçu, çevresindeki insanların Akif’i anlayamadığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Kimi onun inkılabı anlamadığını, kimi dindarlığındaki hulûsu, ölümünden sonra tenkit ve tariz meselesi yaptı. Dostları bakımından en talihsiz insan bu adamdı, denilebilir. Bu fani hayatı sevdiren ve yaşanmaya değerli yapan insanlardır. İnsanlardaki samimiyetsizlik hayattan usandırır. Akif, bu tatminsiz hayat imtihanının sonunda Allah’a kavuşmak ihtirasıyla Yunus’un ilahi sıla hasretini terennüm ediyordu:
Bana dünyada ne yer kaldı, emin ol, ne de yar
Ararım göçmek için başka zemin başka diyar.”