Bakkallardaki “veresiye defterlerini” satın almak eski bir Osmanlı güzel bir “geleneğidir.”

Özellikle Ramazan aylarında Osmanlının zengin hayırseverleri mahalle bakkallarındaki vatandaşın “veresiye” yazdırdıkları defterleri satın alırlardı.

Böylece mahallelinin bakkala olan borçları da biranda silinirdi.

Tabi “veresiye defterini” satın alan kişinin kimliği de asla bilinmezdi.

Yani bu hayrı yapan kişi asla ortaya çıkmazdı.

Buna da “zimem” yani “zenginlerin veresiye defterini satın alması” denirdi…!

***

Geçen gün “medyada” bununla ilgili bir haber yayınlandı.

Lüleburgaz İlçesi’nde bir “hayırsever” Ramazan dolayısıyla bir bakkaldaki “veresiye defterini” satın almış.

İçinde mahalle sakinlerinin 6 bin 875 lira borcu yazılı bulunan “veresiye defterini” pazarlıkla 6 bin TL’ye alarak gitmiş.

Elbette bakkala “borç” ödemeye gelenlerde bu durumu öğrenince hayli duygusal anlar yaşanmış.

Hatta gözyaşlarını tutamayanlar bile olmuş…!

***

Doğrusu günümüzde halen daha Osmanlının bu geleneğini yürütenlerin olduğunu duymak, görmek bizi bile duygulandırdı.

Elbette bu geleneği sürdüren daha nice “hayırseverlerde” vardır.

Böyle “hayırseverler” isimlerini asla açıklamadıklarından duymuyoruz.

Allah onlardan razı olsun.

Allah böyle “hayırseverleri” de bu ülkeden eksik etmesin…!

***

Nitekim günümüzün “vahşi kapitalizm” düzeninde değil “veresiye defterini” satın almak kimse kimseye bedava “selam” bile vermiyor.

Hele parası olan zengin “selam verip, ‘borç’ para isterler” diye yolunu bile değiştiriyor.

İnsanların her şeyi “para” olmuş.

“Tek kuruşu” birinin “yarasına mehlem olacak” diye aklı çıkıyor.

Artık “para insanların değil, insanlar paranın kölesi” olmuş.

“Para” sadece insanları kendisine “köle” etmekle kalmamış.

İnsanlara “cömertliği” unutturmuş.

“Cimri” yapmış.

“Hayır hasenatı” unutturmuş…!

***

Gözünü sevdiğim Osmanlısı.

Bu güzellikleri, bu özellikleri gel da arama.

Maalesef mahallenin “veresiye defterini” bakkaldan satın alan bir medeniyetten “zekat” bile vermemek için “40 takla” atan bir toplum haline geldik.

Devletin malına göz diken!

“Garip gurebanın” kursağından çalan.

“Hak-hukuk” gözetmeyen!

Sevgisiz, saygısız, ruhsuz, imansız, vs bir toplum olduk.

Öyleyse soru şu;

Bugün biz mi medeniyiz?

Yoksa Osmanlı bizden daha mı medeniydi…?