Şu klasik duvar takvimlerini çok severim.

O yüzden ne yapıp edip her yeni yıl başlangıcında mutlaka iki tane edinirim.

Birini evimin görünen yerine, diğerini de işyerinde bulundururum.

Her gün de muntazaman yaprağını kopartıp arkasındaki yazıları okurum.

Özellikle de Türkiye Gazetesi’nin bastığı duvar takvimlerini tercih erdim.

Benim için o takvim bir hazine değerindedir.

Size de mutlaka Türkiye Gazetesi duvar takviminden edinmenizi tavsiye ederim…!

***

Dün yine Türkiye Gazetesi’nin duvar takviminin yaprağını kopartıp.

Hemen arka sayfasını çevirip neler yazdığına baktım.

Kısmetimize gazeteci yazar Salih Uyan’ın kendisine yazdığı bir “makalesi” çıktı.

- Kendi kendime mektup!

Başlıklı bu “makalesi” gerçekten okunmaya değerdi.

Dolaysıyla bugün köşemizi Salih Uyan’a ayırdık.

İşte okumanızı tavsiye ettiğim  o “makale…!”

***

“Sayın Salih Uyan,

Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim.

Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum.

Yazılarınızda sık sık;

- Gençlik nereye gidiyor?

Türünden yakınmalarınız oluyor.

Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz.

Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim.

Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bâzı sorular sormak istiyorum…!

***

Ülkenin başını belâya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?

Birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayâllerini çaldı, bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi?

15 Temmuz’u plânlayanlar kaçıncı sınıfa gidiyordu?

Yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?

Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlâksızlığı yapanlar ergen mi?

Din adamı sıfatıyla inancıma küfredenler kaç yaşında?

Sinemada bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu…?

***

Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın.

Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihâle ediyorsunuz?

Çarpık ilişki dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz.

Kan damlayan, şiddet senaryolarını siz yazdırıyorsunuz.

Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.

Youtube fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.

Gece kulübünde kavga edenleri el üstünde tutarsınız.

Her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.

Yetişkinler hırsla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.

Son iki yılda kaç tane Türk filmi çekilmiş ve bunlardan kaç tanesi Osmanlıyı anlatıyor.

Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaçı gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış?

Kalın sağlıcakla!

Salih Uyan.

Türkiye Gazetesi 25.06.2019…!

***

Doğrusu Salih Uyan haklı.

Ülkede büyükler her türlü melâneti işler sonrada suçu gençlere atarız.

İşimize gelmediği zaman;

- Bu gençlikten hiçbir şey olmaz.

Deyip işin içinden çıkarız.

İş gençlerin “sırtını sıvamaya” gelince de;

- Gençler ülkenin yarınları sizlere emanet.

Güzellemesiyle gençlere “yıkama yağlama” çekeriz.

Ne dersiniz?

Gençlere gerçekten haksızlık mı ediyoruz?

Galiba öyle…!