Hasbelkader bir makam ve mevki kapan bazı arkadaşlar kendilerine gösterilen ilgi ve alakanın şahıslarından kaynaklandığını zanneder.

Aslında durum hiç de öyle değildir.

İlgi ve alaka onların kişiliklerine ve şahsiyetlerine değil makamlarınadır.

Makam ve mevkileri gittiğinde kimse kendilerine selam bile vermez.

Ancak o kişiler makam ve mevkileri sayesinde gördükleri ilgiyi kendilerinden bilir ve “nefisleri” kabardıkça kabarır…!

***

Eski bir yazı ama geçen gün internette tekrar karşıma çıktı.

Amerikalı eski bir Bakan bu konuda çok güzel bir tespit yapıp kaleme almış.

Âcizane biz de bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedik.

Sıkılmadan baştan sona okumanızı da tavsiye ediyorum.

İşte “Kağıt Bardak” başlıklı o yazı…!

***

“Amerikalı eski bir bakandan; kendisinden bir konferansta konuşma yapması istenmişti.

Elinde kâğıt kahve bardağı ile kürsüye çıktı ve konuşmasına başladı.

Ama kafasının başka yerde olduğu çok iyi anlaşılıyordu.

Daha bir iki cümle söylemiş iken durdu, kahve bardağından bir yudum aldı ve sonra bir müddet bardağı kaldırıp baktı.

Derin bir nefes aldı ve;

- Biliyor musunuz ne düşünüyorum?”

Diye sordu.

- Bu konferansta geçen sene de, hem de aynı kürsüde konuşmuştum.

- Tek bir fark vardı;

- O zaman hâlâ bakanlık vazifem devam ediyordu…!

***

Buraya gelirken bana business class bileti alınmıştı, hava meydanında beni bir limuzin ve eskort araba bekliyordu.

Önce lüks bir otele götürmüşlerdi.

Otel müdürü beni kapıda karşılamış ve kral dairesine çıkarmıştı.

Ertesi sabah lobide odadan inişimi bekleyen bir heyet vardı, yine aynı limuzinle bu salona getirmişlerdi.

Hususi bir kapıdan içeri almışlardı.

Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen bir kapta kahve ikram etmişler, sonra salona almışlardı ve en ön sırada ayrılan yerime geçmiştim…!

***

Eski bakan derin bir nefes aldı, seyircilere gülerek bir süre baktı ve devam etti.

- Fakat bu sene karşınızda bir bakan olarak bulunmuyorum.

Bir an durdu ve sonra;

- Dün buraya kendi ödediğim uçak bileti ile uçtum.

- Beni hava alanında kimse karşılamadı.

- Otele taksi ile geldim.

- Kalacağım odama kendim çıktım.

- Bu sabah buraya otelden yine taksi ile geldim.

- Kapıdan girerken güvenlikten geçtim, hüviyetimi alıp listede olduğuma emin olmadan salona almadılar bile.

- Sonra da bulabildiğim yerde oturdum…!

***

Canım kahve istedi ve vazifeliye sordum;

“Dışarıda kahve makinesi olduğunu” söyledi.

Çıktım ve şu gördüğünüz kâğıt bardağa kahveyi kendim doldurdum.

Seyirciler gülmeye başlamıştı.

- Sanıyorum geçen sene porselen bardak bana değil makamıma takdim edilmişti.

- Benim asıl bardağım işte bu.

Konuşmanın bu noktasında gülüp alkışlayan seyircilere kahve bardağını kaldırıp gösterdi…!

***

Alkışlar bitince de şunları ilave etti;

- Size verebileceğim en iyi ders şu;

- Bütün o övgüler, hizmetler, avantajlar, rütbeniz, rolünüz, makamınız içindir.

- Size ait değildir.

- Ve bir gün makamınızı, itibarlı vazifenizi bitirdiğinizde porselen bardağınızı halefinize verirler.

- Çünkü aslında hep layık olduğunuz kâğıt bardaktır…!

***

İşte bu dünya böyle!

Makamlar gitti mi bir “hiçsin.”

Yüzüne gülen, kapılarda karşılayan, yalakalık yapanın kalmaz.

Hatta seninle karşılaşmamak için yollar bile değiştirilir.

Arayan soranın bile olmaz.

Bu mesleğe başladığımdan beri ne makam ve mevki sahibi insanlar geldi geçti.

Şimdi nerede bu insanlar?

Birkaç isim hariç;

Hepsi birer “kâğıt bardak” oldu.

Buruşturulup layık oldukları yere atıldı…!