Sakarya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Gizem Frit Amfisi’nde gerçekleşen söyleşiye sanatçı Murat Morova konuşmacı olarak katıldı. Söyleşide sanat hayatından kesitler aktaran Morova, “Sanat ortamında eğitim aldıktan sonra, klasik ve akademik eğitim almış olmamın da getirdiği bileşenlerle, mimar ve tasarımcı olarak kullandığım medya türleri her zaman değişiklik gösterdi. İşlerim arasında tuval, 3 boyutlu çalışmalar, fotoğraf çalışmaları, heykeller peş peşe yer alabiliyor” dedi. Günümüz sanatında bazı şeylerin önemli hale geldiğine değinen Morova, “Size naçizane fikrim elinizdeki enstrümanları çok fazla sayıda tutmanız. Bu sizi tek boyutlu olmaktan, ifadenizi belli bir kalıp içerisinde devam ve tekrar ettirmekten çıkartacak bir nokta. Ancak benim de ilk yaptığım işler daha çok tuval ağırlıklıydı. Sanat mecram 1980’li yıllarda başladı. İlk kişisel sergimi 1986’da açmıştım. Dönemin moda akımları vardı. Yeni ekspresyonist (dışavurumcu) bir tavırdı. Yeni ekspresyonist ve figüratif anlatımda işler üreterek başladım” ifadelerini kullandı.

KİŞİSEL HİKÂYEM BENİ FARKLILAŞTIRDI
Cinsiyet politikaları ve kimliklerin bir dönemin genel modası olduğunu anlatan Morova, bunların insanları düşündüren ve sorgulatan meseleler haline geldiğini söyledi. Morova, “30 yıllık sanat geçmişime geri dönüp baktığımda, başarabildiğim şeyler içerisinde kendi mitolojimi oluşturabildiğimi görüyorum ve bunu önemsiyorum. Bu figüratif dönemde, ekspresyonist dönemin hemen akabinde, aslında resimlerim ve yaptığım işler bir şekilde ekspresyona dayalı, güncel ve çağdaş temaları içeriyor. Ancak bunlara rağmen yaptığım işlerin içinde her zaman daha mistik bir boyut olduğu duygusuna kapıldım. Dönemin eleştirmenleri tarafından da bana yöneltilen yazılarda hep bu tarzın altı çiziliyordu. Farklı bir dil anlayışı içerisinde olduğum vurgulanıyordu. Bunun nedenleri ise kendi kişisel hikâyeme dayanıyor” dedi.

YAŞADIĞINIZ HAYAT SİZE YOL GÖSTERİYOR
Birkaç sergiden sonra geleneksel estetikle bugünün meselelerine nasıl yaklaşacağı noktasına yoğunlaştığını belirten Morova, “Bunun için ciddi anlamda bir okuma programım oldu. İki yıl boyunca sanat üretiminde bulunmadan, sadece işin teorik yanıyla ilgili bulabildiğim, ele geçirebildiğim bütün kaynakları topladım. Bunlarla beraber yeni bir maceraya, yeni bir yolculuğa çıkmak durumunda kaldım. Tabi sanatçı olduğunuz zaman algılarınız, duyarlılık dünyanız her türlü etkiye açık olmak durumunda. O sırada yaşadığınız, kendi kişisel travmalarınız, kendi kafanızda geçirdiğiniz sorular, problemler, ucundan kıyısından sızarak sizin kendi hafızanıza geliyor. Daha sonraki üretim aşamasında da bunların bir şekilde yönlendirici etkisi oluyor” ifadelerini kullandı.

YENİ METİN OKUMALARINA AÇIK OLUNMALI
Bir sanat yapıtının en önemli noktasının, sanatçının yapmak istediği şeyde sadece kendi fikrini gerçekleştirmesi olduğunu aktaran Morova, “İyi bir sanat yapıtının asıl macerası, yeni metin okumalarına açık olmasıdır. Bütün sanat yapıtları için geçerli olan bir nokta vardır. Toplam hafızaya geçilebilmesi için ne kadar çok çeşitli metin okuması yapılabiliyorsa yapılmalıdır. Burada bulunan sorular bir şekilde sanatçıya geri dönüş sağlıyorsa, sanatçının beslenmesini sağlayan şey de budur” diyerek sözlerini sonlandırdı.