Son günlerde "Katarlılara Türkiye'de sınavsız tıp eğitimi" ve "Kız öğrenci yurdundan çıkan silahlar" başlıklı iki asılsız habere dikkati çeken Altun, yalan habere dayalı düzenin toplumsal huzuru tehdit ettiğini söyledi. Bu durumun "ulusal güvenlik sorunu olarak görülmesi" gerektiğini vurgulayan Altun, "Sansasyon oluşturma ve tıklanma hedefiyle hiçbir araştırma ya da teyide ihtiyaç duymadan masa başında hazırlanan haberler, dijital ekosistemi ve toplumu zehirliyor. Kimi siyasiler ise güya muhalefet yapma adına her türlü ahlaki ve siyasi ilkeden yoksun biçimde yalan siyasetlerini yalan haberlerle destekleyecek bir tezgah işletiyorlar.

Ne yazık ki bu noktada internet medyası da ideolojik tahkimat aracı olarak kullanılabiliyor. Bu, insanın bilme açlığını tahrif edilmiş haberlerle, dedikodularla suistimal etmekten başka bir şey değildir. Hakikatin çarpıtılmasının son örneğini geçtiğimiz birkaç günde 'Katarlılara Türkiye'de sınavsız tıp eğitimi' ve 'Kız öğrenci yurdundan çıkan silahlar' başlıklı yalan haberlerde gördük. Tamamen yalan olan sözde 'sınavsız tıp eğitimi' başlıklı haberin kamuoyunu yanlış yönlendirme ve üniversite sınavına girecek gençleri hükümetimize karşı kışkırtma amacı taşıdığı çok açıktır. İnternetin doğası gereği bu yalan hızla yayıldı. Yine 'Kız öğrenci yurdundan çıkan silahlar' başlıklı yalan haber... Bu yalan haberi yapan internet sitesi de yalanda ne kadar ileri gidebileceğini bize gösterdi. Medya tarihinde böylesi örnekler yoktur” dedi.

“ULUSAL GÜVENLİK SORUNU OLARAK GÖRÜLMELİ”
Bir belgesel çekiminde kullanılan imitasyon silahların gerçek silah olarak sunup kamuoyunda infial yaratılmasının amaçlandığına dikkat çeken Fahrettin Altun, “Bu çarpıtma haber de tam anlamıyla bir medya terörü örneğidir. Yalan habere dayanan bu kara düzen, toplumsal huzurumuzu açıkça tehdit ettiği gibi, bir ulusal güvenlik sorunu olarak görülmelidir. Bunu basit bir hata olarak göremeyiz” diye konuştu.

“HUKUKİ OLARAK BEDEL ÖDEYECEKLER”
Sistematik yalanlarla kamuoyunu yanlış yönlendirmeye ve vatandaşı kışkırtmaya çalışanların işledikleri cürümler dolayısıyla hukuki olarak bedel ödeyeceklerini kaydeden Altun, “Adalet sistemimiz bu cürümlerin hesabını elbette soracaktır. Biz bu algı operasyonlarıyla her mecrada 'yaşasın hakikat' diyerek mücadele etmeye devam edeceğiz. İnternet medyasında meslek ilkelerinden ve güçlü bir denetimden yoksun bir şekilde sadece hız, haber atlatma, sansasyon ve tıklanma odaklı olarak yapılan habercilik bugün önemli bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan araştırmalar, her 3 haberden birinin tıklanma odaklı olacak şekilde üretildiğine işaret ediyor. Okunurluk göstergesi olarak görülen ve bu sayede reklam gelirleri başta olmak üzere finansman kaynağı olan bu sistem malesef kasıtlı biçimde üretilen aldatıcı ve düşük kalitedeki içeriklere de yer verilmesine yol açıyor” dedi.

“HUKUKİ DÜZENLEMELERE İHTİYAÇ VAR”
Fahrettun Altun, “Güçlü ve güvence altındaki haberciliğin hakikatle daha sağlam bağları olacağı muhakkaktır. Bu gerçekten hareketle internet gazeteciliği bağlamında bugün yeni hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu hepimiz biliyoruz. İlk olarak internet gazetelerinin yasal statüsünün ne olması gerektiğinden başlayarak internet gazeteciliğinin mesleki standartlarının belirlenmesi, uygun çalışma ortamının sağlanması ve mutlak suretle çalışanların haklarının korunmasına yönelik çerçevenin çizilmesi son derece önemlidir” şeklinde konuştu.