MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dünkü grup toplantısında Soma konusunu gündeme getirdiğinde 17 Ağustos Depremi’ne de değindi.

Devlet Bahçeli’nin 17 Ağustos Depremi ile ilgili söylediklerini televizyon ekranlarından duyunca çok şaşırdım.

Hani 17 Ağustos Depremi’ni meydana geldiği andan itibaren yaşayıp haber yapan biri olmasam söylediklerine inanacağım.

Güya zamanın koalisyon hükümetinin MHP’li Sağlık Bakanı Osman Durmuş ve Bayındırlık Bakanı Koray Aydın depremim ilk dakikalarından itibaren bölgedeymiş…

Sayın Bahçeli; sizin hafızanızdan şüphe duymak istemiyorum ama anlaşılan danışmanlarınız size doğru bilgi aktarmamış.

Bence siz en kısa zamanda o danışmanlarınızı değiştirin. Hatta çöpe atın. Muhtemelen hepsinin son kullanma tarihleri geçmiş.

Zira o sabah saatler 03,02’yi gösterdiği andan itibaren sokaklardaydık. Ve saat 03.10 gibi TGRT Televizyonu’na bağlanıp durumun vahametini anlattık.

Zaten bu saatten sonrada sağlıklı bir iletişim kuramadık. Biz durumun vahametini anlatırken içinde bulunduğunuz hükümetten nasıl açıklamalar geldiğini biliyoruz.

Depremin üzerinden bir hafta geçmesine rağmen bırakın Sağlık Bakanı ve Bayındırlık Bakanınızı devletin kendisi deprem bölgesine gelemedi.

O yüzden siz boş verin danışmanlarınızın size aktardığı yanlış bilgileri de, gelin 17 Ağustos sabahı Adapazarı’nda ki manzarayı ben size anlatayım…;

O sabah iki çocuğumu yıkıntılar arasından kurtardıktan sonra İHA ekibi olarak haber çalışmalarına başladık.

Enkazlar arasından “çığlıklar” yükseliyordu, “çığlıklar.” Bu “çığlıklar” günlerce sürdü. Ama ortada devlet yoktu.

İnsanlar yakınlarını “yıkıntılar” altından kurtarmak için “tırnaklarıyla” resmen “enkaz” kazdı. İnsanlar devletin zaafı yüzünden “bağıra, bağıra” can verdi.

Ölülerimizi “enkaz” altından haftalarca, aylarca çıkaramadık. Adapazarı’nı tarifi imkânsız bir koku kapladı. Neden? Devletin vatandaşın yanında olmayışından…

Su bulamadık, su. Ekmek zaten yoktu. Çoluğumuza, çocuğumuza içirecek “iki damla” su bulamadık. Marketlerden, bakkallardan su bulabilen şanslıydı.

Hep devlet şimdi gelecek diye bekledik. Ama ne gelen oldu, nede giden. Bizi enkazın altında öylece bıraktınız.

Hastaneler ilaçsızlıktan yaraları saramaz oldu. Neredeydi sizin Sağlık Bakanınız? Bir yerden bir yere geçemedik. Neredeydi sizin Bayındırlık Bakanınız…?

O günler depremzedelerin imdadına kim yetişti biliyor musunuz? Suyumuzu, ekmeğimizi kim sağladı biliyor musunuz?

Danışmanlarınıza söyleyin de not alsın. O sabah imdadımıza çevreden yetişen köylüler oldu. Traktörlerle su getirdiler. Allah onlardan razı olsun.

Bunu da not alın; 17 Ağustos’ta Bulvar’da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Edoğan vardı.

O anı asla unutamam. Onların “depremzedelere” ulaştırdığı “su” ve “ekmek” sayesinde çocuklarımızın kursağı yiyecek, içecek gördü. Allah onlardan da razı olsun…

Siz neredeydiniz o zaman? Ben söyleyeyim. Hala daha, “önemli bir şey yok deyip” deyip o felaketi küçümseyen açıklamalar yapıyordunuz.

Şimdi kalkmış, 17 Ağustos’ta başarılı olduk diyorsunuz. Sizin 17 Ağustos’u ağzınıza bile almaya hakkınız yok. Çünkü resmen üzerimize basıp geçtiniz…

Sağlık Bakanı Sayın Durmuş çok başarılıymış. Doğru; depremzedelere gönderilen kanları “gavur kanı” diye almayıp bizlerden bir damla kanı bile esirgediniz.

İlaç skandalları ayyuka çıktı. Kullanılmayıp çöpe atılan ilaçlarla tarihe geçtiniz. İlaç vurguncuları köşe oldu. Bu konuda çok başarılı oldunuz…

Ya Bayındırlık Bakanı Koray Aydın’a ne demeli? İnsanlar kışı bez çadırlarda geçirdi. Yıllarca bizleri “prefabriklerde” yaşamaya mahkûm ettiniz.

Hasarlı, orta hasarlı binalar biranda sağlam oluverdi. Yamuk, yıkık binalara “sağlam raporu” verildi. İnsanları “tabutluklara”mahkûm ettiniz.

Altyapı çalışmalarında kanalizasyonlar koktu. Sonuçta işin ucu “Yüce Divan’a” kadar gitti. Gerçi Koray Aydın aklandı ama milletin vicdanında mahkûm oldu…

Dahası, dünyanın 7,6 olarak açıkladığı Adapazarı depremi sırf “afet bölgesi” ilan edilmesin ve vergiden muaf olmayalım diye sizin hükümetiniz 7,4 olarak açıkladı.

Yani zamanın hükümeti tarafından depremin şiddeti bile düşük gösterilip bütün “depremzedeleri” mağdur ettiniz.

Şimdi kalkmış 17 Ağustos Depremi’nde vatandaşın yanında olduğunuzdan falan bahsediyorsunuz. Siz unutmuş olsanız da biz o günleri hala unutmadık.

Üzerimizde resmen tepindiniz de o tarihte çıkıp hiçbir bakanınız hükümetten “istifa” etmedi. Ama bu millet önüne konan ilk sandıkta size gereken cevabı verdi…

Bu konuda yazacak o kadar çok şeyim var ki, o günleri tekrar hatırlamak istemediğimden gündeme getirmek istemiyorum.

Ancak, dün Sayın Bahçeli hatırlattığı için, bugün 17 Ağustos felaketinde devletin rezilliğinin sadece kırıntısını köşeme aldım.

Dünkü grup toplantısında Devlet Bahçeli’nin 17 Ağustos ile ilgili söylediklerine kim inanır bilemem. Başkaları buna kansa bile beni inandıramaz.

Dolayısıyla bu yazımda, o günleri birebir yaşamış biri olarak “Devlet Bahçeli’ye 17 Ağustos tekzibimdir.” İnanmayan o günkü gazetelere ve TV kayıtlarına bakar…