Her zaman söylüyorum.

Bu dünyanın başına bir “bela” gelecek ama hadi hayırlısı.

Zaten gelmesi de lazım.

Bu kadar “zulüm!”

Bu kadar “ahlaksızlık!”

Bu kadar “hainlik!”

Bu kadar “alçaklık!”

Bu kadar “azgınlık!”

Bu kadar “sapkınlık!”

Bu kadar “açgözlülük!”

Dünya daha fazlasını artık kaldıramaz…!

***

Gerçi başımıza onca bela geliyor.

Depremlerle yıkılıyoruz.

Seller ortalığı yıkıp geçiyor.

Yanardağlar desen yüz yıllık uykularından uyanmaya başladı.

Hali hazırda da “koronavirüs” denen belayla uğraşıyoruz.

Hem de ne uğraşma…!

***

Gözle görülmeyen “mikroskop” altında varlığı tespit edilen küçücük bir “virüs” milyonlarca kişinin ölümüne neden oldu.

Bugüne kadar “koronavirüs” nedeniyle ölenlerin sayısı tam “5 milyonu” geçti.

Hala daha dünya diken üstünde!

Ne yapsak ne etsek de kontrol altına almak henüz mümkün olmadı.

Yetkililere bakarsak “koronavirüs” sebebiyle bir “5 milyon” kişi daha hayatını kaybedebilir…!

***

Peki;

Akıllanıp kendimize ders çıkartıyor muyuz?

Hayır.

Tam tersi “azgınlık” daha da artıyor.

Daha bir “açgözlü” olunuyor.

“Sapkınlık, ahlaksızlık” sınır tanımıyor.

“Zulüm, alçaklık, hainlik” tavan yapıyor.

Yani;

Dünyanın başına daha büyük bir felaket gelmeli…!

***

Netice itibariyle;

Bunca felaketten ders çıkartmayan, akıllanmayan insanlığı, dünyaya büyük bir “göktaşının” çarpması anca keser.

Zaten geriye bir tek o kaldı.

Bunca musibetten, felaketten, salgın hastalıklardan ders çıkartacağımız yok.

Büyük bir göktaşı gelip dünyaya çarpacak ve “milyonlarca” değil “milyarlarca” insan yok olup gidecek.

Tabi bu yok oluşun içinde biz de olacaksak olacağız.

Belki bu felaketten sonra geriye kalanlar akıllanır.

Ne dersiniz?

Size sonuna kadar katılıyorum…!