Hayıtımda böyle saçma sapan bir seçim propagandası görmedim. Çocukça desem değil! Akıllı işi hiç değil! Peki ya ne?
Adam işi gücü bırakmış matbaada “hayır” yazılı “stiker” bastırmış sonra da bunları alıp Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin tuvalet kapısına yapıştırmış.
Sadece tuvalet kapısına yapıştırsa iyi, tutmuş bir de klozet kapaklarının üzerine de “hayır” yazılarını yapıştırmış. Allah akıl fikir versin…
Bu işi yapanlar eğer tuvalet kapılarına ve hatta klozet kapaklarına yapıştırılan “hayır” çıkartmalarından medet umuyorsa vay hallerine!
Böyle bir duruma düşmeleri bile “hayırcıların” daha işin başında “havlu” attıklarını açıkça gösterir.
Bilin ki, milletin büyük, küçük “defi hacetini” giderdiği tuvaletlere yapıştırdığınız o “hayır” çıkartmalarından size “hayır” gelmez…
Oldu olacak bir de üzerinde “hayır” yazılı “tuvalet kâğıtları” da bastırıp klozetlerin yanına asıp bıraksaydınız.
Bari millet “defi hacetini” yaptıktan sonra “hayır” yazılı “tuvalet kâğıdıyla” avret yerini silip çöpe atardı.
Hiç olmazsa üzerinde “hayır” yazılı “tuvalet kâğıtları” bir işe yaradığı gibi, kapılara ve klozet kapaklarına yapıştırdığınız “hayır” çıkartmalarından daha faydalı olurdu…
Bu arada “hayırcılar” olarak tuvaletlerde ki “sifonları” atlamışsınız. Sifonların basma tuşlarına da “hayır” yapıştırmanız kampanyanız adına daha verimli olurdu.
Tuvalete giren insanlar rahatladıktan sonra sifondaki “hayır” tuşuna basarak sizi ve zihniyetinizi ait olduğunuz yere yollardı.
“Hayır” kampanyası için daha anlamlı ve vatandaşa hitap edecek onca çalışma dururken bu yollara başvurduğunuza göre bunun başkaca bir açıklaması yok…
Bakalım bu işin arkasından hangi “sivri akıllı” veya “sivri akıllılar” çıkacak. Zira haber “medyadetay.com’da” yayınlanır yayınlanmaz polis harekete geçti.
Polis SEAH’ta ki tuvalet kapılarına yapıştırılan “hayır” içerikli “stikerların” arkasında hangi “sivri akıllıların” olduğunu araştırıyor.
Muhtemelen bu “sivri akıllılar” kısa sürede bulunacak ve biz de bu kişilerin kimler olduğunu gördüğümüzde “tam da tahmin ettiğimiz gibi” diyeceğiz…
Yazık, Türkiye’nin geleceğini tuvalet kapılarında ve klozet kapaklarında aramak hangi akla hizmettir, anlamak mümkün değil!
Hele böyle bir akıldan Türkiye’ye bir fayda sağlayacağını ummak ise en hafifletilmiş ifadeyle saflık olur.
Öyleyse biz de yazımızı onların anlayacağı dilden, yani tuvalet yazılarından biriyle bitirelim! “Yazı yazma helâya başın girer belaya!” Gerisi mi? Onlara sorun!…