Sürekli artan yaşlı nüfusu, beraberinde birçok sorunu gündeme getiriyor. Toplumdan dışlanma, sağlık sorunları ve son aylarda sıkça görülen yaşlı istismarı yaşlıların yaşadığı sorunlardan sadece bir kaçı olarak gösteriliyor. Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü Öğretim Görevlisi Doç.Dr. Mehmet Zafer Danış, önemli olanın yaşanan yılların değil yaşanabilir kaliteli yılların sayısını artırmak olduğunu söyledi.

Hızla artan yaşlı nüfusuyla karşı karşıya kalan ülkemizde, yaşlıların büyük bir oranının yoksulluk içinde yaşadığını anlatan Danış, "Bakıma muhtaç yaşlılar birçok sorunun yanında son zamanlarda meydana gelen cinsel istismar ve şiddet olaylarının da mağduru oluyor" dedi.

Yaşlılık sorununun ülkemizde artan nüfusa paralel olarak sıkıntılı bir süreç olarak karşımıza çıktığını kaydeden Danış; şöyle konuştu: “Yaşlılık doğumla başlayan gençlik ve yetişkinlikle gelen büyüme ve olgunlaşma sonrasındaki düşüş, kayıp ve aynı zamanda ölümle sonuçlanan bir süreç. Ülkemize baktığımızda yaşlılık ve yaşlılığa bağlı sorunlar oldukça büyük. 6 milyon yaşlımız var. Bundan 10 yıl önce 3 milyon olan yaşlı sayısı bugün 6 milyon. Cumhuriyetin ilk dönemine bakıldığında bu durum daha azdı. Ülkemizdeki yaşlı nüfus artışının bu şekilde gittiği takdirde 2050 yılında 12 milyona ulaşacağı istatistiki veri olarak karşımıza çıkıyor.” 
Yaşlı sayısının artmasına bağlı olarak birçok sorunun ortaya çıktığını kaydeden Danış; sözlerine şöyle devam etti: “Yaşlılıkta bakım sorunu, sosyal izolasyon sorunu, dışlanma sorunu, ekonomik sorunlar, ona paralel olarak yaşlılarda sağlık sorunları ve yaşlı istismarı sorunlarında gün geçtikçe artış kaydediyor. Yaşlılarımız, tüketim toplumunda modern tüketim kültürünün bir unsuru olmadıklarından ve teknolojinin yaşlıları bir tüketici olarak görmemesinden dolayı yeni toplumlarda birer üretken ve bilge kişisi olmasının yanı sıra toplumda ekonomik anlamda gücü olmayan kişiler olarak toplum dışına itiliyorlar.”

Özellikle köylerde yaşayan yaşlılarımızın sorunlarının daha çok öne çıktığını belirten Danış, şunları söyledi: "Çünkü, köylü kuşağın genç nesilleri kente göçmüş, kentte kendilerine yeni bir aile düzeni kurmuşlar. Çekirdek aile yapısı içinde kadın iş hayatına girmiş, kadının iş hayatına girmesi ile birlikte evde iş bölümü yapılmış ve yaşlılar bu iş bölümünün dışında kalmışlardır. Köyde yaşayan yaşlılar görece olarak şehirde yaşayan yaşlılara göre, sağlık, eğitim, ulaşım gibi hizmetlere ulaşmakta oldukça güçlük yaşamaktadır." Yaşanan sorunlara paralel olarak ülkemizde yaşlılara yönelik hizmetlerde de son yıllarda artış kaydedildiğini anlatan Danış; sözlerine şöyle devam etti: “Yaşlılara yönelik hizmetlerde artış kaydedildiyse de bazı veriler ciddi anlamda yaşlılıkta yoksulluğun giderek yaygınlaştığını göstermekte. Özellikle 2022 sayılı kanun gereği 65 yaş üstü muhtaç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen aylık yani hiçbir geliri olmayan herhangi bir güvencesi olmayan yaşlıları kapsıyor. Bu yaşlıların sayısına baktığımızda 6 milyon yaşlımızın yaklaşık bir milyonu 2022 sayılı yasadan yararlanıyor. Bu da neredeyse yüzde 20’lik bir çoğunluğun sıkıntılı ve yoksulluk döngüsü içinde olduğunu gösteriyor." Öte yandan ülkemizde yaşlılarla ilgili hizmetlerin son yıllarda gittikçe arttığını belirten Danış, şöyle konuştu: "Fakat bu hizmetlerin daha çok maddi yönü ön plana çıkıyor. Bunlardan en önemli hizmetlerden bir tanesi özürlü ve yaşlılara bağlanan evde bakım ücretidir. Yüzde 51 ağır özürlü olduğunu belgeleyen ve bir şekilde kendine bakım gücünden uzak, yoksulluk durumunu tespit ettirmiş olan kişiler bir yakınları tarafından bakıldıkları takdirde evde bakım ücretinden yararlanabiliyor. Bu önemli bir hizmet, bu hakikaten ülkemiz tarihinde çığır açmış bir hizmet olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte 300-400 bini aşkın yaşlımız ve özürlümüz bu evde bakım ücreti yardımlarından yararlanıyor. Bununla birlikte ailelerin göreceli refah seviyeleri de artmış oluyor.” 

Yaşlılara yönelik yapılması gereken çalışmalardan bahseden Danış, şunları söyledi: “Özellikle yaşlı dayanışma merkezleri ya da yaşlı merkezleri olarak adlandırılan merkezler şu an bir elin parmaklarını geçemeyecek seviyede. Burada 5 veya 10 merkezden bahsediyoruz. Bu merkezlerin potansiyel yaşlı üye sayısı 1500-2000 civarında. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bundan sonraki yaşlılara yönelik hizmetlerini planlarken yaşlılara yönelik serbest zaman değerlendirme faaliyetlerini dikkate almalı. Avrupa’da, İngiltere ve Almanya’daki gibi gündüzleri saatli bakımlarını yaptırdıkları orada öğle yemeklerini yedikleri birbirleriyle bir araya gelerek sosyal etkileşimlere katıldıkları, sanatsal ve kültürel faaliyetlerin birer öğesi oldukları, kendi yaşamlarında bir nesne değil aynı zamanda bir özne olduklarını hissettikleri kurumların açılması gerekmektedir. Açılacak olan bu yaşlı dayanışma kuruluşları aracılığı ile buradaki yaşlılarımıza aktif olma ve üretken olabilme imkanı sağlanabilir.”