Abdullah Çiftçi’yi uzun zamandır sosyal medyadan ve TV’lerden takip eden biriyim. Yaptığı yorumlar ve analizler kayda değerdir…

Bugün de yaşamımızın her saniyesinde gündemimiz olan Koronavirüs’le ilgili “KORONAVİRÜS'ÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ...” başlıklı nefis ve derinleme yazısını okudum. Beğeneceğinizi umduğum bu makaleyi aşağıya yayınlıyorum…

“21. yüzyılda yeni dünya düzeni "dijital dünya düzeni"dir!..

Tarih boyunca bilim ve teknolojik gelişime endeksli farklı sanayi devrimleri yaşandı. Bunlardan ilki, birinci "sanayi devrimi" buharlı, ikincisi elektrik, üçüncüsü bilgisayar ve dördüncüsü de "yapay zeka" endeksli otonom üretim devrimidir.

Gelişen teknolojiler sosyolojiyi değiştirdi, ama 4. Sanayi Devrimi sonucu ortaya çıkan "dijital dünya" insana ve biriktirdiklerine dair ne varsa değiştirip, dönüştürecek nitelikte. Koronavirüs nedeniyle şu anda "dijital dünya toplumu"nun içine girdik ve dijital bir hayat yaşıyoruz.

Eğitim online, ev ziyaretleri online görüntülü, alışveriş online, haber okuma online, haberleşme online, çalışmalarımız evde online, devlet başkanlarının görüşmeleri online, hükümet toplantısı online, futbol maçları seyircisiz online, Finlandiya'da Cuma namazı internetten kılındı online, Katoliklerin Papası Françis online ayin yaptı, Hristiyanlar günah çıkarmayı online yapıyor, Budistlerde robot rahipler görevlendirildi, robotların çalıştığı lokantalar açık, hastanelerde robotlar görev yapıyor, lojistikte teslimatlar robotlarla, ödemeler temassız ödeme şekli ile online, evde dijital platformlardan film izlemesi online vs...

Yani topraktan ayağımızı kestik, "dijital dünya"nın içine girerek "dijital dünya toplumu" olduk.

Koronavüris bizi "dijital toplum" yaptı. Sorulması gereken soru, Koronavirüs'ün arkasında tüm dünyayı "dijital topluma" dönüştürmek isteyen bir akıl mı var? Koronavirüs ile mücadele ayrı, Koronavirüs'ün arkasındaki "organize akıl" ile mücadele ayrıdır.

Koronavirüs'ün tıbbi yönünü hekimlerden, Sağlık Bakanlığımızdan ve Dünya Sağlık Örgütü'nden dinliyoruz, izliyoruz. Koronavirüs'ün dünyayı nasıl değiştirdiği veya Koronavirüs ile nasıl bir dünyanın içine itildiğimiz konusu hekimliğin alanına girmez.

Koronavirüs ile tüm dünya için yeni bir dönem başladı. Dijital endeksli devlet yönetimi, dijital ekonomi, dijital sosyoloji, dijital psikoloji vs... Bu konuların her biri ayrı bir makale konusu. Bu köşede, sonraki yazılarda sizlere tüm "dijital dünya düzeni"nin bileşenlerini ayrı ayrı analiz edeceğim.

Koronavirüs, insanlık için korku, panik ve kaygı endeksli ciddi bir dram, ama aynı zamanda ciddi bir fırsattır. Başarı, para, makam endeksli bilim ve teknoloji ile sorgusuzca gelişiyoruz, dönüşüyoruz, çağdaşlaşıyoruz naraları ile doludizgin koşarken aniden topraktan ayağımızı kesip evlere hapsolduk ve düşünüyoruz. İnsan olarak neden varız, insani değerlerimiz ne, hayatın anlamı ne gibi sorgulamalara da başladık. İnsanlığın bu sorgulama sürecinde bilim ve teknoloji ile "kadim büyü"ye maruz kalıp topyekün "köleleştirilme" sürecine sürüklendiğimizi göreceğini umuyorum.

Teknoloji, kullanana hizmet eder. Bıçak doktorun elinde tedavi eder, katilin elinde öldürür. İnsani değerleri olanın elinde "yapay zeka" insana hizmet eder, insani değerden yoksun gizli bir amaca hizmet edenlerin elinde "yapay zeka" insanı teslim alıp köle eder.

"Dijital dünya düzeni"ni kurgulayan "organize akıl"ın insana biçtiği rol herkese "deri altı biyometrikçip" takılmasıdır. Biyometrikçip takılan insan "hacklenebilirinsan"dır. Yani yapay zekanın Azrail'in görevini üstlendiği bir durumdur.

Dünya için toprak ne ise dijital dünya için de "Bbockchain" aynıdır. Dijital dünyanın zemini Blockchain'dir. Blockchain ile dünya nasıl değişecek/değiştirilecek, gelecek yazılarda analiz yapacağım.

Teknolojik olarak gelişiyoruz, ilerliyoruz diyoruz, ama bu süreç kendi halinde doğal bir süreç mi yoksa birileri bizi teknolojinin önüne katıp değiştirip dönüştüyor mu? Gelişen bir şey varsa bir de geliştiren vardır. İlerleyen bir bilim varsa bir de ilerleten akıl vardır.

Teknolojinin sadece ekonomik ve teknik yönünü değil, insan yaşamı üzerinde nasıl bir değişiklik ve dönüşüm yapacağını da düşünmemiz, konuşmamız gerek.”

Sağlıcakla kalın…