Söyleyecek çok da fazla bir şey yok aslında.
Sözün bittiği yer denir ya. İşte tam da öyle.
3 yaşında, olan bitenden habersiz, masum bir çocuk, elinde oyuncak bir kamyon, 5 metre ilerisinde ise Türk Bayrağına sarılı şehit babasının naaşı.
Annesine soruyor, “Anne babamı göremiyorum!”
Anne cevap veriyor; “Baban tabutta oğlum!”
Sizce de söylenecek bir şey var mı?
Boğazınızda koca bir düğüm, gözlerinizde yaş. Tam da burnunuzun direği sızlıyor.
Kalbinizin üzerinde tonlarca ağırlığında bir kaya parçası.
Dilinize gelen ise, “Elleriniz kırılsın, kahrolun inşallah.”
Şehit babasının, oğlunun tabutu başında söylediği gibi;
“Bu acıyı yaşatanları Allah’a havale ediyoruz.”
En iyi bilen hiç kuşkusuz ki Allah’tır.
Ve elbette ki bu yaşananlar yapanların yanına kâr, şehitlerin kanları da yerde kalmayacaktır.
İnananlar için mutlaka bir ilahi adalet vardır şüphesiz.
Gün boyu televizyondan izlediğim, şehit kaymakam Muhammed Fatih Safitürk’ün eşi, annesi ve babası o kadar dik bir duruş sergilediler ki, metanetleri kelimelerle anlatılmaz.
Bu dik duruş ve metanet, bazılarının hiç hoşuna gitmiyor.
Onlar, gözü dönmüş bir vahşilik içinde, sadece kan akıtmaya odaklanmış bir şekilde saldırılarına devam ede dursunlar, elbette ki Allah’ın izni ile kökleri kazınacaktır.
Ne diyor Cumhurbaşkanı, “Eğer bunların kökünü kazıyamayacaksak, bunun hesabını veremeyiz.”
Devletin bu kararlı mücadelesi, şehit yakınlarının da bu metanetli duruşu olduğu müddetçe, bu ülkeyi yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Ve nitekim, saldırıdan bir gün sonra kaymakamı şehit eden 2 vatan haini terörist kıskıvrak yakalandı.
Onlar ve onlara bu saldırı emrini verenler hak ettiği cezayı bulacaktır.
Ama bu cezanın ağırlaştırılmış müebbet bir hapis cezası olmasını istemiyoruz. Eminim milyonlarca kişi de aynı fikirdedir.
Yıllarca hapishanede beslenmelerini ve semirmelerini istemiyoruz.
Vatan hainliğinin cezası artık idam olmalı diyoruz.