Sosyal medya artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası.

O olmadan hiçbir şey yapamaz hale geldik.

Daha sabah gözümüzü açar açmaz elimiz telefonumuza gidiyor.

Sosyal medya hesaplarımıza giriyoruz ve kimin ne yaptığını, nereye gittiğini, ne giydiğini, ne yediğini kontrol ediyoruz.

Öyle bir hale geldik ki, neredeyse her derdimizi sosyal medyadan paylaşır hale geldik.

İşte bunun bir hastalık olduğunu söylüyor uzmanlar. Adı da FOMO.

Bazıları da var ki, psikolojik sorunlarını, saplantılarını, sapıklıklarını, kimlik değiştirerek ortaya döküp, taciz işini meslek haline getiriyor.

Bunlara da Stalker denildiğini yeni öğrendim.

Stalker'lık; birisi hakkındaki bir bilgiye, o kişinin isteği dışında ve ona hissettirmeden ulaşmak, ona takıntılı bir hale gelip bu şahsı rahatsız etmek demekmiş.

Bu tarz kişiler de giderek yaygınlaşıyor maalesef.

Hem de öyle ki, siz onların aslında birer ruh hastası, saplantılı ve sapık olduklarını fark etmiyorsunuz bile.

Son örneğini Serdivan ilçesinde yaşadık.

Adam kendini doktor olarak tanıtıp, çocuklu annelerle sohbet edip, çocuklarının bel altı fotoğraflarını istiyor.

İşte gelişen teknolojiyle sapıklığın da boyut değiştirdiği gerçeğini bir kez daha gördük.

Neyse ki Sakarya Emniyeti sahte doktoru kısa sürede yakaladı.

Bu tür ruh hastaları yakalanacaklarını bile bile yine de yapacaklarından geri kalmıyorlar.

Sahte doktorun yakalanmış olması, diğer sapıklar için bir caydırıcılık taşıyor mu, hiç sanmıyorum.

Böyle ruh halinde olanlar bu tür sapkınlıkları yapmaya devam edeceklerdir.

Öyleyse iş yine bize, yani sosyal medya kullanıcılarına düşüyor.

Daha dikkatli olmalıyız.

Şehirde bu kadar çok doktor varken, sosyal medyadan hiç tanımadığımız bir adama güvenirsek, işte sonuçta böyle üzücü olaylar yaşanması da kaçınılmaz olur.

Her önümüze çıkana prim vermemeliyiz. Güvenmemeli, özel durumlarımızı konuşmamalıyız.

Sonuçta ruh hastası sapıkların akıllanmalarını beklemiyoruz ama normal olduğumuzu düşündüğümüz kendimiz ne zaman akıllanacağız orası da muamma.