Daha yazdığımız yazının “mürekkebi” kurumadan yeni bir “zehirlenme” vakası daha yaşandı.

Bu defa düğünde yedikleri yemekten zehirlenen 145 kişi hastanelik oldu.

Hem de aynı düğünde değil.

Biri Arifiye’de diğeri ise Kocaali’de.

Yani iki farklı organizasyona yemek getiren firmaların hazırladığı yemeklerden “zehirlenme” vakası görüldü.

İkram edilen ise bir düğünde kavurma, püre ve helva.

Diğerinde ise tavuk, pilav ve helva…!

***

Tabi biz uzman falan değiliz ama yaptığımız bu tür haberlerden sonra iyi kötü biz de “zehirlenme” vakalarının hangi yemek çeşidinden kaynaklandığını tahmin edebiliyoruz.

Muhtemelen her iki düğünde de yenen “et” ve “tavuktan” insanların “zehirlenmiş” olabileceğini söyleyebiliriz.

Zira en çabuk bozulan ürünlerin başında özellikle “tavuk” ve “et” geliyor.

Diğer sebepler de olabilir ama en büyük etken “tavuk” ve “et…”

***

Kimse kusura bakmasın ama yemek fabrikaları özellikle Sakarya’da oldukça fazla “vukuatlı.”

Neredeyse her gün bir “gıda zehirlenmesi” ile karşılaşıyor olmamız da bunun en bariz örneği.

Artık ajanslarda ve sosyal medyada bir “gıda zehirlenmesi” olayı duyduğumuzda “kesin Sakarya’dadır” demeye başladık.

Adımız bir “gıda zehirlenmesi” ile anılmıyordu Maşallah o da oldu.

Anlayacağınız Sakarya olarak “cümle âleme” rezil olmuş durumdayız.

Ancak hala daha yetkililer şu “gıda zehirlenmelerinin” üzerine doğru dürüst gitmiyor.

Bu anlamda ortada garip bir durum var ama hadi hayırlısı…!

***

Yahu bir ilde insanlar yedikleri yemekten neden “zehirlenir?”

Bu soruya cevap vermek için “filozof” olmaya gerek yok!

Ya artan maliyetleri düşürmek için ürünlerde “tağşiş” yoluna gidip, mesela kıyma yerine soya kullanırsınız.

Ya raf ömrü dolmuş ürünleri kullanmaya devam edersiniz.

Ya da göz göre göre günler önce yaptığınız yemekleri “ısıtıp, ısıtıp” milletin önüne koyarsınız…!

***

Peki bunları belirlemek, yemek fabrikalarını denetlemek kimin görevi!?

Çok iyi biliyorum ki bizim görevimiz değil.

İyi de görevi bu yemek fabrikalarını denetlemek olanlar ne yapıyor?

Çok iyi biliyorum ki onlar yemek fabrikalarından gelen ve önlerine konan o yemekleri yemiyor!

Ağızlarına bile sürmüyor.

Ya falanca “kebapçıda” damak tatlarına uygun kebapları götürüyorlar;

Ya da “lüküs bir lokantada” yemeklerini afiyetle yiyorlar…!

***

Yalan mı?

Yalansa bana görevi bu yemek fabrikalarını denetlemek olup da yediği yemekten zehirlenen bir etkili ve yetkili gösterin!

Gösteremezsiniz!

Zira o yemeklerden “zehirlenenler” ilgili kurumda çalışıp da “kebapçının” yolunu bilmeyen memurlardır.

Veya düğününde misafirlerine yemek ikram etmek isteyen gariban vatandaşlardır.

Nitekim hali vakti biraz yerinde olan yemek fabrikalarının önünden bile geçmez.

Gider “lüküs” otellerde düğünü yapıp misafirlerine de en iyi yemeği ikram eder.

Hatta bizim o yemek fabrikalarını denetlemesi gereken etkili yetkilileri de düğünlerinde “baş köşeye” oturtur…!

***

Galiba yine “zülfü yâre” biraz fazla dokunduk ama bu vurdumduymazlığı anlatmanın da başka yolu yok.

Daha ne bekleniyor ki?

İlla birileri yediği yemekten “zehirlenip” hayatını mı kaybetsin?

Denetleyin şu yemek firmalarını.

İnsanların sağlığı ile oynayanları da “ifşa” edin!

Ellerindeki ruhsatları alın!

Maddi cezalar uygulayın.

Hem de en ağırını!

Hazırladıkları sağlıksız yemekleri önce onlara ve ailelerine yedirin!

İnsanların sağlığı ile oynamanın ne demek olduğunu anlasınlar!

İyi de Sakarya’da kim yapacak bunu…?