Türkiye genelinde 500’ün üzerinde bürokrat, 7 Haziran’da yapılacak olan seçimde milletvekili olabilme hayaliyle istifasını verdi. Tercihler ise genelde AK Parti oldu.

Öte yandan Sakaryalı olup veya bu şehirde görev yapan bürokratın tamamı, “aday adaylığı” tercihini AK Parti’den yana kullandı. Biri hariç.

Bu isim de hepimizin yakından tanıyıp bildiği ve 2004-2007 tarihleri arasında Sakarya’da Valilik görevi yapan Nuri Okutan’dan başkası değil…

Evet, Nuri Okutan yaklaşık 3 yılı aşkın süredir Sakarya Valisi olarak görev yaptı. Bu süre zarfında kendisiyle “yıldızımız” hiç barışmadı.

Sakarya’da görev yaptığı süre içinde Nuri Okutan nedense bana hiç “samimi” gelmedi. Zira gündemde kalabilmek adına işin hep “şov” kısmına kaçtı.

Nitekim gün geldi, “Melen Deresi’nde” rafting yaparken “hikayeden kanoyu” devirip televizyonlarda ilk haber oldu.

Yine Serdivan’da “yamaç paraşütü” yaparken güya düştü numarası yaptı ve ulusal gazetelerin tamamında “manşet” oldu.

Hele kameraların önünde dönemin İl Halk Kütüphanesi Müdürü’nü azarlayıp “Çık git buradan. Terk et burayı” şeklindeki çıkışıyla bayağı popüler oldu.

Bu arada, İl Halk Kütüphanesi Müdürünün, Vali Nuri Okutan’ı bu olay üzerine mahkemeye verip “5 bin TL tazminat” kazandığını da hatırlatalım…

Nuri Okutan’ın asıl “kurnazlığı” ise 2006 yılında güya “eğitime yaptığı katkı” dolayısıyla Vehbi Koç Vakfı’ndan “100 bin dolar ödül” alması oldu.

Aslında bu ödül eğitim, sağlık ve kültür alanlarından herhangi birinde Türkiye’nin ve Türk insanın gelişimine önemli katkıda bulunan kişi veya kurumlara veriliyordu.

Nuri Okutan bu ödülü alabilmek adına dâhiyane bir fikir üretip, Sakarya’da sadece “anaokulu” sayısını arttırdı.

Oysa “1999 Depremi” sonrası bir tane derslik yapılmayıp çocuklar “prefabrik” okullarda eğitim görürken Nuri Okutan bunu gizlemesini çok iyi bildi.

Neticede Koç Vakfı’ndan tam “100 bin dolarlık ödülü” kapmasını bildi. Bu “ödülü” alıp cebe indirince de tepkiler gelmeye başladı.

Gelen tepkiler üzerine Nuri Okutan, annesinin adını taşıyan bir “anaokulu” yaptırdı. Tabi bu okulun maliyeti, “100 bin doların” yanında “devede kulak” kaldı…

Anlayacağınız Nuri Okutan Sakarya’da görev yaptığı süre içinde soyadı gibi herkesi “okutmayı” çok iyi bildi.

Hele birde Nuri Okutan’ın “Mülkiye’deki” lakabını öğrendiğimizde iş işten geçmişti. Meğer arkadaşları “Mülkiye’de” O’na “Tilki Nuri” dermiş.

Zira Nuri Bey bir zamanlar “Tilki” olan soyadını sonradan “Okutan” olarak değiştirmiş. Ama “tilkilikten” hiç vazgeçmemiş.

Şimdi, “Tilki Nuri de aday adayı” dediklerinde, “hangi partiden” diye sordum, MHP’denmiş. Bakalım onca “kurdun” arasında “tilkilik” bu defa sökecek mi…?