Vah Mustafa’ya…

Neden derseniz…

Anlatayım…

***

Yenihaber’den Mustafa Topkara Taksim Gezi Parkı ve Mısır’da ki olaylarla ilgili bir yazı kaleme aldı…

Yazısı ses getirdi, tartışma başladı, karşı cevaplar geldi…

Tartışmayı izliyorum; herkes söyleyeceğini söylüyor, kimse de fikrinden vazgeçmiyor…

Mustafa diyor ki:

-        Mısır’da olup bitenlerle Lice’de, Taksim Gezi Parkı’nda olanlar arasında yakından ilişki var; görmek isteyen gözler için…

-        Sandıktan çıkman yetmez, iktidar yapsam da seni denetlemeye devam edeceğim, eleştirilerimi, rahatsızlıklarımı, beklentilerimi önemseyeceksin, azınlık ya da çoğunluk da olsam haklarımı koruyacaksın…

-        Ben seni başıma beş yıllığına kral seçmiyorum…

-        Muhalefetin ciddiye alındığı, demokrasinin çoğunluğun tahammülü anlamına gelmediği, bir demokrasi talebi var…

Peki yanıt?..

***

AKP’nin Çark Mesire’de ki hınk deyicileri, Mustafa Topkara’ya yanıt verirken diyorlar ki:

-        Ama bunlar darbeci… Hem daha önceki darbelerde neler yapıldı. 12 Mart’ta 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta ne haksızlıklar, ne zulümler, ne yargısız infazlar yaşandı…

Bugün Türkiye’de insanların hayatlarıyla oynayıp yaşamlarını söndüren hukuksuzlukları, dünkü zulüm ve haksızlıkları gündeme getirerek Mustafa Topkara’ya karşı kullanmaya çabalıyorlar.

Peki, bu Mustafa Topkara kim?..

28 Şubat’a karşı mücadelede ön cephedeki savaşçısı, yazılarında özgürlükleri, adaleti savunuyor, siyasal İslamcı damgası ile yaftalı, bu uğurda bedel ödemiş; ancak alçakgönüllü bir demokrat fikir adamı…

Ve bu Mustafa’ya iktidarın Çark Mesire kanadının hınk deyicileri ne diyorlar:

-        Geçmiş askeri darbelerde neler oldu neler?

Mustafa ne desin; nezaketinden kısa tutup Murathan Mungan’ın şu duası ile karşılık vermiş:

Solcunun eskisinden/Sağcının yenisinden/….gizlisinden, sen bizi koru rabbim…”

***

Mustafa’nın yanıtı bu kadar mı?

Arkadaşımızı tanırız; sabırlıdır, nezaketi elden bırakmaz, sırası geldiğinde kalemini sivriltir; ama, sanırım içinden ya sabır çekerek diyor ki:

-        Geçmişte olanlar, bugünkü zulme meşruluk kazandırmaz…

-        Yarın bu zulmün hesabı siz dahil sorulursa kimse yanıp yıkılmasın…

-        Pembe gözlüklerinizi takmışsınız, bulutlarda geziniyorsunuz, ayaklarınızı yere dayayın…

-        Güç sarhoşluğu yaşıyorsunuz, dünü unutmayın…

-        Eleştirel aklın yolunu tutun, yanlışa yanlış demesini öğrenin…

-        Kalkınma boyutunda aslan, adalet tarafında kedi olmayın…

-        Geçmişte ‘yaşa padişahım’ naraları atanlar gibi şakşakçılık yapmayın

***

Mustafa’ya nasıl acımam!

Gelene ağam, gidene paşam anlayışını güdenlere muhatap kalmak kolay iş midir?