Onun ötesinde aşık atmaya çalışanlar…

Ve bonusu olan baskı kurma işine dalanlar…

Yazılarımı engellemek için canhıraş emek verenler…

İş huzurumu kaçırmanın peşinde olanlar…

Kumpas kurma senaryolarına girenler…

Hakkımda olmadık yalan ve iftira dolu konuşanlar…

Anlayacağınız (dürüstleri tenzih ederim) fitneci bir piyasadayız maalesef…

İftira atmaktan korkmayanlarla dolu, bu piyasa…

Çamura elini bulaştırmaktan imtina etmeyenler de cabası…

Kimlerle uğraştığımızın herhalde farkına varmışsınızdır…

Bir de ucuz olanları var…

Başımıza çorap örmeye çalışanlar…

Demek ki yazdıklarımız yerini buluyor…

Etkin bir kalem kullandığımız, hiç şüphe götürmez…

Cümlelerimizi mızrak diye algılayanlar var, gerçekten…

Ya kelimelerimiz, onu söylemek bile istemiyorum…

Yazarlık zor zanaattır vesselam…

Kimsenin gönlünü yapamazsınız…

Düşmanımız bol anlayacağınız…

Herkese çiçek dağıtmamız isteniyor…

Yine bir başka mevzu, bazı kurumlarla ilgili yazı yazdığım sitenin portalında çıkan haberleri benden biliyorlar, gerçekten zavallılar…

Beni, benim yazdığım köşe yazısı ilgilendirir, onun dışındakiler beni alakadar etmiyor…

Yine bazı kamu kurumları yöneticileriyle ilgili yazdığım eleştiri yazılarını, o kurumda çalışan ve benimle de bir selam bağı varsa, o kişinin bana bilgi verdiğini ya da yazı yazdırdığını düşünenler de az değil…

Açıkçası bu düşüncede olanlara şunu söylemek isterim…

Neşat Sazoğlu’nun, kimsenin isteğine göre yazı yazmadığını herkes bilir ama bilmek istemeyenler mızrak cümlelerim kendine dokunduğunda hemen bir muhbir arama peşine düşer…

Buradan ilan ediyorum…

Boşuna muhbir aramayın lakin benim muhbirim yok…

Sadece haber kaynağımı ben bilirim bir başkasının da bilmesi imkansız…

Haber bize akar ve gelir efendim gelir, özeli de gelir tüzeli de onu ancak biz biliriz…

Sağlıcakla kalın…