AGDAŞ Genel Müdürü Kenan Demir’in basın toplantısında Sakarya medyasına sarf ettiği “hakaret dolu” sözlerini “medyadetay.com” olarak haber yaptık.

Bu olay üzerine ben de köşemde AGDAŞ Genel Müdürü’nü eleştiren “Kenan Demir’in ağzına, acı biber” başlıklı bir yazı yazdım.

Garip ama bu konuyu haber yapan bir iki “medya” kuruluşu dışında alıp sayfalarına taşıyan olmadı.

Daha da garip ve tuhaf olanı ise konunun muhatapları “neden böyle bir haber yaptınız” diye de sitem etti.

Hani utanmasalar Sakarya “medyasına” sarf edilen bu ağır sözleri, sahiplerine iade ettik diye bizi dövecekler…

Anladık, Kenan Demir’in o toplantıda dile getirdiği gibi AGDAŞ her ay basına, 250 TL’lik ilan veriyor.

Sakarya’da ki “medya da” alıp bu ilanları yayınlıyor. Elbette yayınlayacak. Zira basın kuruluşlarının bir ilan bir de satış olmak üzere iki geliri vardır.

Ancak bu hiç kimseye, her ay topu, topu 250 TL’lik ilan veriliyor diye Sakarya “medyasına” hakaret etme hakkı vermez.

Kimse de benden sokakta söylense “kavga” çıkartacak türden lafları sineye çekmemi bekleyemez.

Kusura bakmayın. Bazı arkadaşlar bu anlamda çok “larç” olabilir. Ama bizim anlayışımıza bu ters.

Dolayısıyla başkaları duymazdan gelse de bu şehirde “gazetecilik” yapan biri olarak bu sözleri “aynen kendisine iade” ederim…

Bu arada şunu da hatırlatmakta yarar görüyorum. Elbette yerelde reklam gelirleriyle ayakta kalmaya çalışan “medyanın” bir takım dengeleri gözetmesi son derece doğaldır.

Birileri aksini söyleyip iddia etse de bu dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de böyledir.

Sakarya’da ki “medya” kuruluşlarının da bu anlamda çeşitli kurum ve kuruluşlarla elbette “reklam” ilişkisi vardır.

Ama bu durum o kurum ve onun yöneticilerine Sakarya “medyasını” topyekun bir potaya koyup “hakaret” etme hakkı vermez…

Netice itibariyle Kenan Demir’in düzenlediği o basın toplantısında ben yoktum. Zaten o laflar bana da söylenmedi.

Dolayısıyla sarf ettiği o sözleri hiç üzerime alınmadım. Ancak orada bulunan arkadaşlarım ve Sakarya “medyası” adına rahatsız oldum.

Ancak bulunmadığım bir toplantıda söylenenlerden ben rahatsız olurken, bizzat o laflara maruz kalanların sessiz kalıp bize tepki göstermelerini de anlayamadım.

Bu tepkinize karşılık benden de size tavsiye, boşuna gazetelerin “logolarında” yer alan “iyi, yürekli, bağımsız, farklı, özgür, korkusuz, vs” gibi ifadeleri orada tutmayın.

Zira bu saatten sonra o ifadelerin hiçbir anlamı olmadığı ortaya çıktı. Bence “günlük siyasi gazete fiyatı 50 krş” kalsın yeter…