Maalesef insanların bu kadar rahat karalanıp, böylesine “çirkin” ve “adice” iftiralar atılması “paralel yapı” denen bela ile başladı.

Bu “paralel yapı” yüzünden başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bakanlar ve hatta muhalefete mensup birçok milletvekili çirkin iftiralara maruz kaldı…

Kimden, nerden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın bu tür “ahlaksızlıkların” ortaya atılmasını tasvip etmek mümkün değil.

Zira insanları karalamak bu kadar kolay olmamalı. Yap bir “montaj” sonra yay sosyal medyada olsun bitsin.

Ondan sonrada bu karalamaya maruz kalan insanlar kendilerini aklayabilmek adına televizyon televizyon dolaşsın. Yazık değil mi bu insanlara…?

Tabi burada şunu da ifade etmekte yarar var. Sosyal medya üzerinden neredeyse hergün birileri “montaj” görüntü ve fotoğraf yayınlıyor.

Altına da bir iki iftira içerikli yazı yazıp sosyal medyada yayıyor. Bunlarda daha ziyade Cumhurbaşkanı ve hükümet aleyhinde oluyor.

Ne yazık ki kimse de bunların doğru olup olmadığına bakmadan “işine geldiği” üzere kendi hesabından yayıp “keyif” alıyor…

Öyle ya, başkaları ile ilgili bu tür iftiraları sosyal medyada yayıp bu günaha ortak olurken hiç sesimiz çıkmıyor.

Ancak biri çıkıp bizimle ilgili bir iftiraortaya atıp sosyal medyada yayınca, “Vay şerefsizler. Ahlaksızlar. Bu alçaklık bana yapılır mı” diye hemen feryadı basıyoruz.

Demek ki,Cumhurbaşkanı, hükümetve bakanlarla ilgili her türlü “şantaj, montaj” kasetlere inanıp sosyal medyada yaymadan önce iki kere düşünmek gerekiyor…

Şayet sosyal medyada birileri hakkında çıkan her “montaj” görüntüyeinanıp buna alet olursanız günü birinde aynı duruma sizde düşebileceğinizi hesap edeceksiniz.

Kaldı ki, başkanlarına yapılan bu “ahlaksızlık” size “keyif” verdiyse yarın bu “şantaj montaj” işi başınıza geldiğinde, yandım Allah diye bağırmaya hakkınız yok demektir.

Öte yandan zamanında aynı “iftiralara” maruz kalan insanlara sahip çıkmıyorsan bugün de sana sahip çıkılmasını beklemeyeceksin…

Evet, kim olursa olsun, kime yapılırsa yapılsın “şantaj, montaj” işleri “şerefsizliğin” ve “namussuzluğun” dik alasıdır.

Bu “şantaj, montaj” işlerini yapanlarda “şerefsizin” ve “namussuzun” en öndegidenidir. Bu işleri yapanların “yatacak yeri” de yoktur.

Ancak sosyal medyada önümüze gelene inanıp onu kendi hesabımızdan yaydığımız müddetçe bu işler bitmez. Nitekim “canı yanan bağırıyor” ama duyan yok…