2 Mayısta şehrimize Sn Başbakanın seçtiği Sakarya ilini de içine alan  bölgenin AKiL ADAMLARI!!  İlimizi ziyaret etti.

Elmas otelde  sözde  halka çözülme !!  sürecini anlatacaklardı. Halkın konu ile ilgili görüşlerini alacaklardı.

Ama iktidarın Sakarya’daki temsilcileri halktan çekinmiş olacaklar ki davetlileri akreditasyon usulü ile belirledi. Durum böyle olunca kimlerin davet edildiğini anlatmaya gerek yok.

CHP’liler kapıdan döndüler. HEPAR’lılar yaka paça uzaklaştırıldı. MHP’liler il başkanıyla beraber 12-13 kişi ile ısrarlar sonucu içeri alındılar.

Toplantı sona erdikten sonra içeride neler konuşulduğu ile ilgili bilgilerin basına yansıması her şeyin yolunda gittiği şeklinde oldu.

Oysa MHP İl başkanının konuşması çözülme sürecini desteklemeyenlerin  yüreklerine su serperken, destekleyenlerin suratına tokat etkisi yaratmış gibi patlamıştır diye düşünüyorum.

İçerideki akredite edilmiş şahıslardan biri olan bir mescid imamının Akil adamları överek onları İbrahim peygambere benzetmesi söyleminde bulunmasına MHP yönetim kurulu üyelerinden birinin sorusu oldukça dikkat çekici olsa gerek.

Soru şu; Akiller İbrahim peygamberse Nemrut Türk Milleti mi yoksa PKK’lılar mı diye sorması dikkate değer.

Sn !!! İmam efendi ya Hz İbrahim’i tanımıyor ya da tanıyor ama iktidara yaranmak için  belki de kendine daha iyi bir gelecek  yani makam sağlamak için inançlarını bir kenara koyarak dünyevi mükafat kazanmak istiyor.

Ama unutulmaması gereken şudur; Dünya fani. Dünya’da bu gibi insanlar gani gani.

Ama Yaradan’ın huzurunda bu sözlerin hesabını nasıl verir bu fani? O’nu da Allah’a (C.C) havale ediyoruz.

Edilen bilgilere göre Akil adamların da bildikleri bir şey yok; Anlaşılan şu ki iktidar gelecek  tepkilere karşı akilleri kalkan gibi kullanmak istemektedir.

O garipler de kendilerini ''Akil'' olarak görmekte beis görmüyorlar. Tavşana kaç tazıya tut misali dolaşıp duruyorlar.

Unutulmamalı tavşanlar kaçarlar ama sonunda yakalanmaları kaçınılmazdır.

Yakalandıktan sonra son pişmanlık fayda vermez.

Bir MHP yönetim kurulu üyesinin sayın sanatçıya sorduğu sorunun cevabını sanatçının verememesi de anlamlıdır.  ''Eğer şehitlerden birisinin biyolojik annesi olsaydınız bu görevi kabul eder miydiniz?''

Gık yok. Sorunun cevabı alınmıştır. Bunlar duyumlarımdır, gördüğüm bizatihi beduyduklarım değildir.

Konuşulanların halk tarafından bilinmesini bir görev  olarak addediyorum.

                         

                                                                                                        SAYGILARIMLA