Vaktiyle “sansürün” kol gezdiği 1970 ve 80’li yıllarda, sanatçılar eserlerini TRT’de yayınlatabilmek için neler çekmişti.

Nerdeyse her şarkı sözü “sansür kurulu” tarafından “yasaklanır” ve bu eserlerin TRT’de yayınlanmasına izin verilmezdi.

Maalesef “sansür” furyasından Barış Manco’dan tutun da Ahmet Özhan, Emel Sayın, Cem Karaca, Şenay gibi bütün sanatçılar nasibini aldı…

Şimdi burada hangi şarkının hangi şarkı sözünden dolayı “sansür kurulu” tarafından “yasaklandığına” girmeyeceğim.

Zira o kadar komik gerekçelerle şarkı, sözünden dolayı “yasaklandı” ki bugün bile hatırladıkça komiğime gidiyor.

Maazallah bugün o “sansür kurulu” hala daha görev yapıyor olsaydı inanın TRT’de hiçbir müzik programı yapılamazdı…

Elbette o dönemde sanatçılar bu “sansür kurulundan” çok çekti. Ancak en çok mağdur olan sançtı da Şenay oldu.

Neredeyse bütün şarkıları “sansür kuruluna” takıldı ve o dönem hiçbir eseri TRT’de yayınlanmadı.

“Sev kardeşim” dedi, altında çapanoğlu arandı, “hayat bayram olsa” gibi bugün bile zevkle dinlenen bir eser yaptı yine de “sansür” duvarını aşamadı.

Nihayet “yasakçı” zihniyete tepki olarak “honki ponki toni nok” isimli bir şarkı yaptı “sansür kurulundan” geçip TRT’de yayınlandı…

Aslında şarkının içeriğinde anlaya bileceğimiz hiçbir şey yoktu. Anlamsız, manasız ifadelerle yapılmış bir şarkı oldu.

Zaten kendisi de şarkının anlaşılan bölümünde “Hiçbir anlamı yok bu sözlerin. Sadece rahatlamak için söyledim” diye tepkisini dile getirdi.

Sonra da “Demedim, demedim. Bir şey demedim. Sadece rahatlamak için söyledim. Sende mi öğrendin. Aferin” deyip şarkısını bitirmişti…

Biliyorum, şimdi durup dururken bu da aklıma nereden geldi ve konuyu nereye bağlayacağımı merak ediyorsanız.

Bu konuyla ilgili geçtiğimiz aylarda bir belgesel izlemiştim. Zaten o dönemi yaşamış biri olarak az çok konuyla alakalı bilgim de vardı.

Neticede bu olayı gazetecilik ve köşe yazarlığıyla eşleştirdim. Sonra da Şenay’a yerden göğe kadar hak verdim…

Gazeteci ve köşe yazarları olarak her gün bir yazı yazıp haber yapıyoruz. Kendi adıma bu haber ve yazılar genellikle Sakarya ile ilgili ve siyasi oluyor.

Sonuçta ne yazsak mutlaka birileri “sansür kurulu” gibi karşımıza dikiliyor; “vay nasıl yazarsın, nasıl edersin, bu haberi neden yaptın” diye tehdidin bini bir para.

Tabi zihniyet aynı olunca bunun adına siz ister “sansür kurulu” deyin isterse “tahammülsüzlük” deyin benim için ikisi de aynı kapıya çıkar.

Zaten her gün Şenay’ın “honki ponki toni noku” gibi biz de “abuk sabuk bir yazı” yazsak “tahammülsüzlerin” çok hoşuna gider. Ama bu bize yakışmaz…