AK Parti Adapazarı İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen konferansta konuşan Üstün, "28 Şubat süreci ve e-muhtıra, çelik gibi iradesi olan bu insanlara, kaya gibi sağlam olan bu iktidara çarpmamış olsaydı, 100 yıl da bin yıl da devam edebilirdi. O bakımdan toplumumuzu dipdiri tutmamız lazım" dedi.

O süreçte partinin il yönetim kurulu üyesinin namaz kılmasının bile suç olarak kayıtlara geçtiğini aktaran Üstün, "Çocukların piyes yapması gibi şeylere dava açtılar. Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında 'şiir okudu' diye devlet güvenlik mahkemeleri dava açtı. Askerler şunu diyor: 'Bundan sonra iç tehdit, dış tehdidi geçmiştir ve iç tehdit irticadır.' Yani diyor ki: 'Rusya, Ermenistan, Yunanistan benim için tehdit değil, benim için artık iç tehdit daha önemli.' İç tehdit de 'irtica' dedikleri, 'gerici' dedikleri muhafazakarların yaşantısı. Askeriyenin, 'Eğitim, yol şöyle olacak, sağlık böyle olacak' deme hakkı olabilir mi? Hayır ama maalesef bunları yaptılar" diye konuştu.

Üstün, 28 Şubat döneminde askerlerin medyaya brifing verdiğini, 300 belediye başkanı hakkında soruşturma açıldığını, aralarında Milli Gençlik Vakfının da bulunduğu birçok sivil toplum örgütünün kapatıldığına dikkati çekerek, "Sadece askeriyeden bin 635 subay atıldı, 11 bin öğretmen istifa etti. 33 bin öğretmen soruşturmadan geçirildi, 211 kaymakam soruşturmaya tabi tutulmuş, bunların 71'i meslekten atılmış. Üniversitelerde 130 akademik kariyerli hoca işten atılmış. İş dünyasından herkesi fişlemişler. Sonunda 381 milyar dolar civarında bir para bankalarda battı. 28 Şubat, irtica sebebiyle bütün millete karşı yapılmış, bedelini bütün millet ödemiştir" ifadelerini kullandı.

“En fazla kadınlar mağdur oldu”

Bu süreçten en fazla kadınların etkilendiğini belirten Üstün, sözlerini şöyle sürdürdü: "En fazla mağdur olanlar kadınlarımızdı. Herkes mağdur olmuştu, belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz ama en fazla mağdur olanlar kadınlarımızdı çünkü o günlerde irticanın sembolü başörtüsüydü. Başörtülüysen gericisin, yobazsın. Başörtüsü, ilerlemeye, her şeye engel. Kızlarımız, çocuklarımız okullardan geri çevrildi. En üzüldüğüm şey de başı açık arkadaşların bazıları da o zalimlerle birlikte oldular, onların başörtülerini sıyırdılar. İnsanlar arasında böyle nefret tohumları döktüler. 71 yaşında İstanbul'da bir hastaneye yatan Medine Bircan, sağlık karnesinde 'başörtülü fotoğrafı var' diye hastaneye alınmadı. Bu kadar da zalim bunlar. Gözleri döndü mü bu kadar da zalimlik yaparlar topluma."

"Bin yıllık" dedikleri 28 Şubat sürecinin 10 yılda bittiğine işaret eden Ayhan Sefer Üstün, "O kadar çok yanıldılar ki 2 'sıfır' fazla söylediler. Ne yüzyıl ne de bin yıl oldu" dedi.

Üstün, "İnşallah bundan sonra ne postmodern ne e-muhtıra ne de gerçek bir darbeyle karşılaşmayız. Mağdurların mağduriyet izini silmek biraz zaman aldı ama muhataplarımız tarafından 28 Şubat'ı bitirdik. Atılan öğretmenlerle alakalı, öğrencilerimizle ilgili çıkarabileceğimiz kadar bütün kanunları çıkardık. Buna rağmen kenarda tek tük insan kalmış mıdır? Kalmıştır. Bunun için de TBMM'de İnsan Hakları Komisyonumuzun başkanlığında küçük bir alt komisyon kurduk. Bu araştırmaları yapacak ve bu çerçevede kenarda, köşede kalmış mağduriyetler varsa bunları çözmeye çalışacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Genel Başkan Yardımcısı Üstün, 28 Şubat darbesinin topluma karşı yapıldığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:  "Toplumu hedef aldığı için ve arkasında millet olmadığı için 10 yıl içinde bitti. Bundan sonra da olmayacak gibi düşünmeyin. Bu ülke kavşak noktasında olan bir ülke. Bugün terör niye bitmiyor, bizim imkansızlığımızdan dolayı mı? Hayır, arkasında bir sürü güç var. Niye Refah Partisine bu kadar hücum edildi? Sen misin dış politika izleyen, IMF'den kurtulmak için havuz sistemi kuran, 'Denk bütçe yapacağım' diyen. 'O zaman ben sana operasyon çekerim' diyen adam çok oluyor. Burada Allah eksikliğini vermesin, başımızda Recep Tayyip Erdoğan gibi dirayetli birisi var. Daha sonra Cenab-ı Allah nasip etti, Sayın Ahmet Davutoğlu var. Allah, bunların daha sonraki yıllarda sayılarını artırsın. 28 Şubat süreci ve e-muhtıra, çelik gibi iradesi olan bu insanlara, kaya gibi sağlam olan bu iktidara çarpmamış olsaydı, 100 yıl da bin yıl da devam edebilirdi. O bakımdan toplumumuzu dipdiri tutmamız lazım. 78 milyon, hepimiz kardeşiz. Yaratılanı, insan olduğu için sevmemiz lazım. Türkiye'de 78 milyon insana sahip çıkmak zorundayız. AK Parti, bu politikaları geliştiriyor. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz, hakir görmeyeceğiz, herkesi seveceğiz. Mahallemizdeki yetime, garibe, farklı şekilde yaramazlık yapanlara, 'Gel kardeşim, yapma bu işi' deyip sahip çıkacağız. Bu şekilde huzurlu bir toplum olabiliriz, yolumuza devam edebiliriz."