Geçen gün “haber sitelerine” İstanbul kaynaklı bir haber düştü. Haber, İstanbul Ümraniye’de çatışan okul servis firmalarının sahipleriyle ilgiliydi.

Fatih İlkokulu’na öğrenci servisi yapan iki firma sahibinin silahlı kavgası sonucu bir kişi öldü, iki kişi de yaralandı.

İşin acı tarafı ise bir kişinin ölüp iki kişinin de yaralandığı olay, kayıt için okula gelen veli ve öğrencilerin gözü önünde meydana geldi…

Daha da vahimi silahlı çatışmaya karışan okul servis şoförlerinin durumu. Maşallah hepsi birer “suç makinesi” gibi!

Kiminin “tehdit” ve “yaralamadan” hakkında defalarca işlem yapılmış, kimi ise “uyuşturucudan” sabıkalı!

Hele biri var ki işlediği suç evlere şenlik. Adamın “cinsel istismardan” sabıka kaydı var. Adeta “kurda kuzu teslim edilmiş…”

Yahu böyle rezillik mi olur be! Bu adamlara öğrenci servis işi verilirken “kimdir, nedir” diye bir araştırma yapılmaz mı?

İpini koparana öğrenci servis işini verirsen “uyuşturucu kullanma yaşı” elbette ilkokullara kadar düşer.

Ne kadar sabıkalı adam varsa bunlara öğrenci servis işi verirseniz okullarda ne “taciz” biter ne de “tecavüz…”

İster kızın, ister alının, isterseniz sövün. Bütün bu olayların sorumlusu “okul idarelerinin” ta kendisidir.

Kanundaki bir boşluktan yararlanıp Milli Eğitim Bakanlığı’nı devre dışı bırakıp yetkiyi “okul aile birliklerine” verirseniz olacağı da budur.

Bunu fırsat bilen “okul aile birlikleri” okul idareleri ile birlikte en çok bağış yapan servise öğrenci taşıma işini verir…

Bakın “özel okullar” başta olmak üzere bütün okul idareleri öğrenci servis işinden korkunç paralar kazanıyor.

Özel bir okula servis işi yapan firmanın dediğine göre, okul idareleri öğrenci başına her ay tam “40 TL” gibi bir para alıyor.

Rakam küçük görünse de özel ve tüzel okullardaki öğrenci sayısını “40 TL” ile çarparsanız karşınıza aylık korkunç bir meblağ çıkar. Üstelik vergisiz, algısız! Mis gibi…

Netice itibariyle özel ve tüzel okullar için “rant” kapısı haline gelen öğrenci servis işi Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmediği müddetçe bu iş düzelmez.

Aksi halde yarın çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğrenci servislerinde her türlü halt yenir ve olan da çocuklara olur. Okul idarecilerinin de umurunda bile olmaz.

Uzun lafın kısası; “servis rezaletinin baş sorumlusu okul idareleridir.” Çocuklarımızı “arsızdan, uğursuzdan” korumak istiyorsak mutlaka gereği yapılmalı…