Cumartesi ve Pazar günleri, çalışan insanların dinlenme günüdür. Herhangi bir planınız programınız yoksa tatil günlerinde genellikle geç kalkılır.
Hadi cumartesi günü neyse bir derece su götürür ama özellikle pazar günleri genellikle geç kalkılır.
Çalışanlar için pazar günü yataktan kalkma saatleri bir hayli geç olur ve insanlar tatil olmasının keyfini çıkarır…
Maalesef birçok insanın pazar gününün keyfinin “içine”, “SASKİ’nin” sayaç okuma elemanları tarafından edildi.
Geçtiğimiz pazar günü “SASKİ’nin” sayaç okuma elemanları hangi akla hizmetse sabahın köründe milletin kapısına dayandı.
Daha millet sıcak yatağında “derin uykusundayken” kapı zilleri “alacaklıymış” gibi çalınıp insanlar rahatsız edildi…
Biliyorum “SASKİ Genel Müdürü” Rüstem Keleş her zaman olduğu gibi bu konunun da çok fazla üzerinde durmayacak.
Hatta etrafındakilere konuyu bizim fazlasıyla “abarttığımızı” mırıldanıp aklınca kendilerini haklı çıkartacak. Ancak konu hiç de öyle değil.
Zira geçtiğimiz pazar günü Ankara Caddesi ve Eski Hendek Caddesi’ndeki aboneler “SASKİ Genel Müdürü’ne” fazlasıyla “saygılarını” sundu…
Yahu arkadaş pazar günü su sayaçlarının okunması ne alaka! Hem de “kargalar daha kahvaltılarını bile etmeden!”
Sabahın köründe, millet dinlenirken, kapılarına dayanıp, zillerini “acı, acı” çalmanın anlamı ne?
Pazar günü bu ya! Milletin her türlü hali var! Kapı otomatı açılan var, açılmayan var. Milleti pazar sabahının köründe 4 kat aşağıya indirmekteki zorunuz ne…?
Sahi haftanın diğer günleri “torbaya mı girdi?” Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe cuma, hadi cumartesi günleri dururken neden pazar?
Diğer mahallelerden henüz bir şikâyet gelmediğine göre, Eski Hendek Caddesi ve Ankara Caddesi’ndeki vatandaşa “özel bir gıcığınız mı” var?
Pazar sabahı milletin kapısına dayandığınıza göre bir şey var! Yoksa böyle bir saçmalığın başkaca bir izahı yok. Olamaz!…
Netice itibariyle pazar sabahının köründe “su sayaçlarını” okuma saçmalığı hangi “sivri akıllının” başının altından çıkmışsa buna bir son verin.
Pazar günleri vatandaşın dinlenme günüdür. Kaldı ki memlekette “Olağan Üstü Hal” bulunduğunu da dikkate alıp “milletin aklını çıkartmayın!”
Evet, “Sayın Rüstem Keleş, milleti rahatsız etmeye hakkınız yok!” Herkes sizin gibi Genel Müdürlük “keyfi” süremiyor. Milletin bir pazarı var, bari o gün rahat bırakın…