Raif Karadağ, Şark meselesini anlatırken “Eğer İslam alemine canlı, taze, kudretli yeni bir unsur, yani Türkler dahil olup harb, siyaset ve idare işlerini ellerine almamış olsa idiler” şark meselesinin olmayacağını belirtir. 

Türklerin İslam aleminin Bey’i ve Han’ı olmakta gecikmediğini belirten Karadağ, Şark Meselesi adını verdiği yapıtında bunun dost düşman tüm tarihçiler tarafından ifade edildiğini anlatmaktadır. Karadağ, bu yorumu yaptıktan sonra Deriyo’dan örnek vermektedir.
Deriyo, şöyle diyor:

“Abbasi halifelerinin Türklerden ordular kurması büyük neticelerin doğmasına sebeb teşkil etti. Zira Arablar her işlerini Türklere bırakarak Arabistanlarına çekildiler. Ve İslam dinini çarçabuk kabul etmiş olan bu yeni Türkler, zamanımıza kadar yakın Şark’da İslâm’ın müthiş mümessili oldular.”

Hıristiyan Avrupa, önüne çıkan bu yeni kuvvet karşısında duraklarken, tüm gücüyle bunu yok etmek için çabalamış, Türkler karşısında birleşmiş ve haçlı seferlerini düzenlemiştir. 

Raif Karadağ’ın Şark Meselesi adlı yapıtı Turan yayıncılık tarafından İstanbul’da yayınlanmıştır.  Karadağ, eserine giriş yaptıktan sonra yabancı tarihçilerin gözünde Şark konusuna değiniyor ve geniş manasıyla sorunu anlatıyor. Müslümanların Avrupa’ya geçişinden bahsettikten sonra Türklerin haçlı orduları karşısında direnişini ele alıyor. Türklerin devlet-i ebed müddet ve nizam-ı alem ülküleri hakkında bilgi veriyor. Fıransa’nın ve Rusya’nın Şark siyasetini incelerken Türk-Rus çatışmalarının sebebini ve neticelerini anlatıyor. Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa’nın Şark siyasetine karşı tavrını,  Türklerin Allah için cihat ülküsünün kaynaklarını irdeliyor. Osmanlı devletinin kuruluş sebebine değindikten sonra Fatih Sultanın cihanşümul planı ve Yavuz Selim’in Şark veya İslam siyasetinden bahsediyor.  

Raif Karadağ’ın Petrol Fırtınası ve Muhteşem İmparatorluğu Yıkanlar adlı iki yapıtı daha bulunuyor.