"Güneş hem dostumuz hem de düşmanızdır" diyen Uzm. Dr. Aslı Şenol, sözlerine şu şekilde devam etti: "1980'li yıllarda özellikle deniz tatili yapanlar arasında bronzlaşmak modaydı. İnsanlar genellikle 2 ya da 4 faktör olan güneş kremleri kullanır; hatta vücutlarına havuç yağı gibi cilt rengini değiştiren ürünler sürerlerdi. O dönem plajlarda beyaz kalanlar dikkat çekerken, şimdilerde insanlar daha güneşe çıkmadan, 30 veya 50 faktör güneş kremini sürmeye, şapka ve gözlüklerini takmaya başladı. Daha doğrusu güneşin hem dostumuz hem düşmanımız olduğu gerçeğini kabullendik."  
 
"Elbette hepimizin güneş ışığına ihtiyacı var" diyen Uzm. Dr. Aslı Şenol şu şekilde devam etti: "Özellikle çocuklarımızın kemik gelişimi için D vitamini üretmesi şart ve bu da ancak güneş sayesinde oluyor. Ancak D vitamini almak için tüm gün güneş altında yatmak gerekmiyor, vücudun veya uzuvların az bir kısmının 15-30 dakika güneş görmesi yeterli olur. Ayrıca güneş doğal bir antidepresan. Bundan dolayı güneşli havalarda mutlu olmaya daha meyilli oluyoruz; ancak güneş aynı zamanda deri hücrelerimizi de etkiliyor. Geçirilmiş güneş yanıkları veya uzun süreli güneş ışığına maruz kalmak deri kanserleri için davetiye çıkarıyor. Bu nedenle daha küçükken önlem almaya başlamak gerekiyor. Ayrıca güneş, benlerin ve güneş lekelerinin oluşmasına ve artmasına yol açıyor. Özellikle hamilelikte ve sonrasında oluşan bu lekeler biz bayanların kabusu olabiliyor. Uzun vadede erken yaşlanmamıza da sebep oluyor."
 
Güneşin zararlı ışınlarından korunmanın yolları hakkında bilgiler veren Özel Adatıp Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Aslı Şenol, "Mesela güneş kremi seçerken en az 30 hatta 50 faktör olmasına dikkat edelim. İki veya 4 faktörlük yağlara aldanmayalım. Eğer hamileysek veya çocuklarımız küçükse onlara özel güneş kremlerinden temin edelim. Ve lütfen sürmeye üşenmeyelim, iki gün sürüp sonra 'boş ver' demeyelim. Hatta güneş kremini 4 saat ara ile günde 2-3 kez sürelim. Özellikle yüzde lekelerin oluşmaması için buna dikkat edelim. Aslında güneş kremini sadece yazın tatilde değil, günlük hayatımızda da kullanmamız gerekir. Parka, pikniğe giderken, bisiklete binerken veya araba kullanırken güneş kremini hem kendimize hem çocuklarımıza sürelim. Sabah saat 10 ile akşam 16 arasında, güneş tam tepedeyken mümkünse gölgede kalalım. Eğer güneşe öğlen çıkacaksak hiç olmazsa şapka ve gözlük başımızdan eksik olmasın. Bir de nemlendirici bir krem, olası güneş yanıkları için çantamızın bir köşesinde bulunsun" dedi.
 
Son olarak içinde bulunduğumuz mübarek günlerde oruç tutanlarla ilgili uyarılarda bulunan Uzm. Dr. Aslı Şenol, cildin nem dengesinin korunmasının önemine değindi. Şenol, "İftar sonrasından sahura kadar sürede bol su ve sıvı gıdalar tüketmemiz cildimiz açısında da gereklidir. Abdest sonrası cildin kurumasını engellemek için gün içinde nemlendirici kremlerden faydalanmak iyi olur. Cildimiz kurursa kaşıntı ve egzama gibi hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelir. Bunların yanında iftarda acı, ekşi, baharatlı yiyeceklere çok fazla yüklenmeyelim. Bu tip gıdalar kaşıntıları tetikleyebilir" şeklinde konuştu.