Astım hastalarında öksürük, hırıltılı, hışırtılı solunum (ıslak çalar tarzda sesler duyulur) gibi belirtiler olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Uğur Boysan, "Belirtilerin hepsinin birarada bulunması gerekmez. Astım hastalığında tanı genellikle muayene esnasında konuluyor olsa da hava yollarındaki darlığı değerlendirmeye yönelik tetkikler de önemlidir. Solunum fonksiyon testleri ile birlikte ihtiyaca göre kan ve balgam tetkikleri, alerji testleri (özellikle ev tozu akarları, polenler, küf mantarları, hayvan tüyleri ve salgıları ile hamam böcekleri için) gibi ek tetkiklere başvurulabilir” dedi. Herkes tarafından bilinen bir hastalık olan astım ile ilgili detaylı bilgiler veren Uzm. Dr. Uğur Boysan, “Astım, ana soluk borusunun devamı olan ve akciğerler içinde giderek incelen dallar halinde uzanan, 'bronş' adı verilen hava yollarının müzmin (uzun süreli, kronik), mikrobik olmayan iltihabi bir hastalığıdır” diye konuştu. Astımın tedavisinde en çok dikkat edilmesi gereken noktanın yetersiz ve düzensiz tedavi alınmaması olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Uğur Boysan, düzensiz tedavinin astım belirtilerinin süreklilik kazanmasına yol açtığını ifade etti. Astım tedavisinde hem koruyucu (iltihabı baskılayan), hem de ortaya çıkan belirtileri giderici (hava yolundaki kasları gevşetip hava yolu darlığını gideren) ilaçların yerinin olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Uğur Boysan, “Astım hastasının ağırlığına göre uygulanan ilaçların türü, miktarı ve alma sıklığı değişir. Hastalık değişken olduğundan, tedavinin de değişken olması, dönemsel olarak ayarlanması gerekir. Astım hastalığında temel sorun hava yollarında olduğundan, ilaçların doğrudan hava yollarına uygulanması tercih edilir. Nefes yoluyla alınan ilaçlar ayrıca tedavinin temel taşıdır. Ağız yoluyla alınan koruyucu tedavinin dışında astım krizi gibi durumlarda enjeksiyon yoluyla ilaçlarda kullanılır; ancak bunların alışkanlık haline getirilip gelişi güzel kullanılmaması gerekir” diye konuştu.