Dün AK Partili eski Sakarya Milletvekili ve Hendek eski Belediye Başkanı Ali İnci’nin “twitter” hesabında ki bir fotoğraf dikkatimi çekti.
Fotoğrafta bir cami içine masa ve sandalyeler kurulmuş, davetliler de oturmuş önlerine konan yemekleri afiyetle yiyor.
AK Parti eski Sakarya Milletvekili Ali İnci ve Hendek Belediye Başkanı İrfan Püsküllü de masaları tek tek ziyaret ederek davetlilerle sohbet ediyor…
Şimdi bu fotoğrafın hangi ilçenin hangi mahallesine ait camisinde çekildiği konusuna girmeyeceğim.
Ancak cami gibi kutsal mekânları böyle amaçları dışına çıkarıp kullanılması konusuna da bir iki laf etmeden geçemeyeceğim.
Zira bu tür konular artık iyice zıvanadan çıkmaya başladı. İnsanlarda ne kutsal yerlere ne de inanca saygı diye bir şey kalmadı…
Kimse kusura bakmasın! Camiler insanların ibadet ettikleri ve inananlar tarafından kutsal sayılan mekânlardır.
Kimsenin de buraları “lokantalara” veya bugünün “popüler” konusu “çocuk parkına” çevirmeye hakkı yok.
Camilerde “namaz” kılınır “ibadet” yapılır! Davet veya “iftar” düzenleyecekseniz bunun yeri camiler değildir…!
Sonra hangi hakla camide “iftar” veriyorsunuz? Kim verdi size bu yetkiyi? O cami babanızın malı mı?
Milletin bağışlarıyla, vatandaş parasıyla yapılan bu camileri kendi keyfinize, paşa gönlünüze göre kullanamazsınız!
Bilmiyorsanız öğrenin! Camilerde yemek içmek “mekruhtur.” Konuşmak ise “tahrimen mekruhtur.” Bunu ben değil “İslam alimleri” söylüyor…
Tabi Diyanet İşleri Başkanlığı camileri “çocuk parklarına” çevirirse, işte böyle cemaat de bundan cesaret alır.
Camilerde “iftar” sofraları kurulup yemek içmek ve sohbet etmek gibi “mekruh” ve “tahrimen mekruh” işler yapılır.
Yine Almanya’da son günlerde gündem konusu olan, “kadın imam” diye biri çıkar camide kadınlı- erkekli cemaate namaz kıldırır…
Büyüklerimizden camilerin bir zamanlar “ahıra” çevrildiğini duyup, okumuştuk. Bugün de aynı anlayışın devam ettiğini söyleyebiliriz.
Maalesef bu “sapkın” anlayışı “dinler arası diyalog” adı altında güzel dinimize sokan da “FETÖ” ve bunlara hizmet eden “din düşmanları” olmuştur.
Şimdi, cami içinde “iftar” verenlere şunu sormak istiyorum;  sizin “camileri ahıra” çevirip “dinler arası diyaloğu” savunanlardan “ne farkınız var?” Sahi farkınız ne…?