Allah gani gani rahmet eylesin...
Sakarya İmam ve Hatip Lisesinin başmüdür yardımcısıydı...
Uzun yıllar bu okulda görev yaptı...
Adaletli bir insandı...
Disiplinliydi...
Yanlışa karşı çok şeditti...
Doğruya karşı da bir o kadar mütevazıydı...
Okuldaki tüm öğrencileri çocukları gibi korur ve kollardı...
Özellikle yatılı öğrencilere hem hocalık yapardı hem de babalık...
Parası olmayan O’nun kapısını çalardı...
Sorununu çözemeyen O’nu mutlaka bulurdu...
Her öğrenci O’ndan çekinirdi ama yine aynı öğrenciler şefkati O’ndan görürdü...
Emekli olduktan sonra mütevazı hayatını sürdürdü...
Benim de ortaokuldan hocamdır...
Bir gün hastanede karşılaştık...
Ayaküstü sohbet ettik...
Rahmetli hocam şeker hastasıydı...
Hocam dedim; "siz kendinize dikkat eden bir insansınız nasıl oldu da şeker hastalığına yakalandınız?...”
Verdiği cevap enteresandı...
"Oğlum" dedi...
"Ben okulda yöneticiyken, hep sizin başarınız için gecemi gündüzümü ortaya koydum"...
"Sırtımdaki yükün ağırlığını hiç bir zaman size hissettirmedim"...
O zamanki stresli yaşam bugün vücudumda şeker hastalığı olarak kendini gösterdi"...
"Şikayetçi miyim?...”
"Asla" dedi...
"Ne mutlu bana ki, yetiştirdiğim öğrenciler bu ülkenin her kademesinde görev yapıyor"..
"Ben işimi yaptım"...
"Allah katında ve beşer karşısında müsterihim" diyerek sözlerini tamamlamıştı...
Bugün O’nun yetiştirdiği...
Ve üstüne titrediği öğrencilerinden kimileri belediye başkanı oldu...
Müsteşar oldu...
Genel müdür oldu...
Öğretmen oldu...
Hukukçu oldu...
Hekim oldu...
Akademisyen oldu...
Hâkim oldu...
Savcı oldu...
Vali oldu...
Kaymakam oldu...
Son paragraf...
Bu günlerde birçok okulda idealist bir başmüdür yardımcısına ihtiyaç olduğunu görüyorum...
Milletini ve memleketini seven insan nasıl yetiştirilir cümlesinin cevabı, Mustafa Karabulut hocanın yöneticilik hayatını tez yaparak cevaplayabiliriz...
Mustafa hocam biz senden razıyız...
Allah da senden gani gani razı olsun...
Rabbim mekânını cennet eylesin...
Sağlıcakla kalın...