Ramazan geldi ya.

“Oruç” uzmanları yine sahneye çıktı.

Yok, “sahurda neler yemeliyiz.”

“İftarda şu yiyeceklere dikkat edin.”

“Günü daha tok geçirmek için şu gıdaları ‘sahur’ sofranızdan eksik etmeyin.”

“İftarda yemeğe birden yüklenmeyin.”

Anlayacağınız ne kadar “medya maymunu” varsa hepsi kendisine bir TV kanalı bulmuş boy gösteriyor…!

***

Bre dangalaklar sanki biz bilmiyor muyuz ne yiyip ne içeceğimizi?

“İftar” sofralarının olmazsa olmazı “pastırmaymış.”

Allah Allah.

O eskidendi!

Bugün sen o “pastırmanın” kilosu kaç para biliyor musun?

Bırak kiloyu!

Kâğıt gibi bir dilimi tam 2,5 TL.

Gel de koy sofrana.

“Olmazsa olmaz” deyip “pastırmayı” her akşam “iftar” sofrandan eksik etme!

Buna bütçe mi dayanır…!

***

Neymiş efendim;

Süt ürünlerinin envai çeşidi sofrada olmalıymış.

Zeytinin turşusundan, salamurasına kadar her çeşidi olacakmış.

“Et” desen mutlaka sofrada bulunacakmış.

Salatada “ton balığı” da iyi gidermiş.

Yalnız salatada “zeytinyağı” ama mutlaka “zeytinyağı” kullanılmalıymış.

Yemek bittikten sonra da “badem, ceviz, şamfıstığı, leblebi, fındık” atıştırmak “iyi gelirmiş.”

Hele bunlar “bal” ile karıştırılıp yenirse süper olurmuş…!

***

Yahu “iftar” edeceğiz, “iftar.”

“Kuvvet macunu” tarifine ihtiyacımız yok.

“İftarda” o dediklerinizi yedik mi işimiz var.

Mübarek günde “torba, torba” günaha gir.

Tövbe, tövbe.

Milletle resmen dalga geçiyorlar…!

***

Ne anlatıyorsunuz siz ya!

Sizin o “sahur” ve “iftar” sofrasının kaça patladığından haberiniz var mı?

“Peynirin kaşarıymış, az yağlısı, orta yağlısıymış, balmış, kuruyemişmiş, v.s” bunları kim kaybetmiş ki vatandaş bulsun!

Dahası, “pastırmaymış, sucukmuş, etmiş” bunlar vatandaşın sofrasına bile uğramıyor.

Sizin bu “iftar” ve “sahur” tavsiyeleriniz “tuzu kuru” olanlar için.

Onların da zaten sizin gibilerin tavsiyelerine ihtiyacı yok…!

***

Belli ki, siz bu ülke insanını tanımıyorsunuz.

Vatandaştan kopuk, uçuk kaçık bir yaşantı sürüyorsunuz.

Bu milletin kahir ekseriyeti; “sahurda” ayrı, “iftarda” ayrı sofra hazırlamaz.

İstese de hazırlayamaz!

Dolayısıyla “iftarda” veya “sahurda” ne pişirdiyse onu yer.

Hatta çoğu aile aynı yemekle 2 veya 3 gün hem “iftar” eder hem de “sahur” yapar.

Öyle “etmiş, sütmüş, sucukmuş, pastırmaymış, peynirin kaşarıymış, az yağlısı, orta yağlısıymış, etmiş sucukmuş, balmış, kuruyemişmiş, v.s” sofrasında bulunmaz.

Yeri gelir “kuru ekmekle” bile “orucunu” tutar.

Bilmiyorsanız öğrenin.

Vatandaşla dalga geçmeyin…!